Aksam namazini kildiktan sonra yatsiya kalan süre yaklasik bir saattir. Bu ara ve bu zaman dilimi bir çok belde de mevlit okutmak için kullanilmaktadir. Genellikle ölmüslerin hayrina yapilan 40’i veya yildönümü törenleridir.
Bu ritüeller inancin ötesinde geleneksel olarak yapilan bir uygulama olarak yaygindir. Bu sekilde yapmakla vicdanlar rahatlatilmakta ve kalpler huzur bulmaktadir. Cami ve cemaatle isi olmayan seküler insanlarin isin kolayina kaçarak bu sekilde davranmalari da dogaldir. Bu tür törenler için es, dost, akraba ve çevre camiye davet edilmektedir. Normalde namaz kilmadiklari için camiye ugramayan insanlar bu vesile ile cami ile müserref olmaktadirlar. Fakat acemi ve saskinliklari her hallerinden belli olmaktadir. Ürkek ve çekincen tavirlarla ne yapacaklarini bilemez bir vaziyette bir süre ortama uyum saglamaya çalisirlar. Nasil oturacaklarini dahi bilemedikleri için sekilden sekile girerek adeta yamulmaktadirlar. Sürekli pozisyon degistirmelerinden rahatsizliklarini, rahatlikla anlarsiniz.
Bu arada kadinlar, kendilerine ayrilan genellikle üst katta olan yerlerinde görünmez olsalar da sesleri ile orada olduklarini fazlasi ile hissettirirler. Arilarin ogul vermesini animsatan ugultulari ve kaynasmalari mevlit boyunca hiç bitmeyecektir. “Kur’an okumanin sünnet, dinlemenin farz” oldugunu bilmedikleri için gün yapar gibi konusmaya devam etiklerini hayretle görürsünüz. Hocanin uyarmasi bile bir anlik sessizlik olustursa bile çok uzun sürmez ayni har-gür devam edecektir, bundan süpheniz olmasin.
Sonunda tören bittiginde camiye hatir için gelen insanlarin vebadan kaçarcasina camiden kaçtiklarina sahit olursunuz. Mevlit uzayip ta yatsi ezani baslamissa sikintilari daha da artmis demektir. Namaz baslamadan mekani terk etmeleri gerektigi için büyük bir telas yasanmaktadir. Bir çogu üstelik abdestsiz de oldugu için namaz kilmayi akillarindan da geçirmediklerinden kaçis için firsat kollamaktadirlar.
Ezan okunurken yatsi için camiye gelen Müslümanlar bu ana denk geldiklerinde adeta ezilme tehlikesi geçirmektedirler. Normalde ezan okundugunda trafigin tek yönlü olarak içeri girmeye kodlanmis insanlar gördükleri manzara karsisinda neye ugradiklarini sasirirlar. Ters yönde bir kaçisa sahit oldugunuzda önce ne oldugunu anlamaya çalisirsiniz daha sonra insanlarin elinde ki küçük posetlerden meseleyi anlarsiniz.
Sonuç olarak; yasadigimiz toplumda insanlarin ortalamasi inanç olarak bu düzeydedir. Biz nasil bu hale geldik diye düsünmek ve nefis muhasebesi yapmak mutlak gerekli olmakla birlikte meseleyi çözmeyecektir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydin