ERGUN DUR

Tarih: 27.05.2021 21:54

Test ile Tost Arasinda Dijital Bagimli Bir Nesil!

Facebook Twitter Linked-in

Milli Egitim Eski Bakani Sayin Prof. Dr. Nabi AVCI bir programda ”…Test ile Tost Arasinda Kalmis Çocuklar..”demisti. Yaris ati misali. Sadece bu sorun olsa bir parça iyi. Artik birbirimizle, ailemizle geçirdigimiz güzel anlar hayal olmak üzere. Teknolojinin akil almaz hizi yeni aliskanliklar türetti. Yeme içmemizi bile degistirdi. Tencere ile yapilan ailece yenilen yemekler, bilgisayar ve internette daha fazla zaman geçirme adina aparatif tost,pizza ve hamburger ile geçistirilir oldu. Hem de saatlerce geçirilen zamanlar. Artik nur topu gibi bir sorunumuz daha var. O da “Dijital Bagimlilik” . Internetin icadindan sonra internet bagimliligi bir kavram olarak ilk ifade eden isim Kimberly S. Young’tur.Young su ölçütlere dayanarak degerlendirmistir:

1-Teknolojiyle ve internetle asiri derecede zihinsel bag kurmak, internette olan aktiviteleri sürekli düsünmek,

2-Beyindeki zevk alma merkezini uyarmak için giderek daha fazla oranda internet ve bilgisayar, akilli telefon, tablet gibi dijital aygitlarla vakit geçirmek,

3-Teknoloji bagimliligini azaltmak ya da yok etmek için yapilan girisimlerde basarisiz olmak,

4-Teknolojiden uzaklasma durumlarinda yoksunluk belirtilerinin bas göstermesi, (huzursuzluk, çökkünlük ve kizginlik)

5-Önceden planlanan teknoloji ullanim süresinin asilmasi,

6-Fazla teknolojik araçlarin kullanimi sonucunda aile, is ve arkadas iliskilerinin bozulmasi,

7-Terapiste ya da baska birine teknolojiye bagimli olmadigini yalan söyleyerek ispatlamaya çalismak,

8-Mevcut olumsuz durumlardan kaçmak için interneti ve teknolojiyi bir siginma araci olarak kullanmak. Young’a göre yukarida sayilan 8 tane tani kriterinden besinin görülmesi teknoloji bagimliligi için yeterlidir. Bagimlilik TDK göre “Bagimli olma durumu, tabiiyet” anlamina gelmektedir. Uzmanlar “Bagimlilik bir süre mutlu eder, sonra aliskanlik olur, sonra baskiya dönüsür.” Der. Bu yüzden devletteki kurumlar olarak, anne baba olarak, ögretmenler olarak bu konunun ciddiyetinin yeterince farkinda miyiz? Yarin çok geç olabilir. Çünkü bencil ve duygusuz bir nesilin gelecegi endisesini tasiyorum.

Bilgisayar, internet ve telefon basinda öyle çok zaman geçiriliyor ki! Her seyi o oluyor. Anne babalarini anlamayan, bayrak,sehit, vatan, dostluk,vefa,sevgi gibi kavramlarindan uzak bir topluma dogru gidiyoruz inanci hakim olmaya basladi. Insanin interneti yogun bir sekilde kullaniyor olmasi fark edilmis ve internet bagimliligi terimi ilk defa 1996 yilinda Goldberg tarafindan dile getirilmistir. Türkiye de internet serüveni ilk defa 12 Nisan 1993 tarihinde basladi. Fakat öyle hizli yayildi ki, Türkiye Internet kullanim istatistiklerine baktigimizda genel kullanici sayisi toplamda 62 milyon, Türkiye nüfusunun %74’ü anlamina geliyor. Türkiye’de internet kullanicilari internette 7,5 saat, sosyal medyada ve televizyon basinda 3 saat vakit geçirmektedir. Online müzik dinleme süresi ortalama 1,5 saate, oyun konsolunda oyun oynama süresi ise 1 saate yakindir. Türkiye’deki kullanicilarin %88’i herhangi bir cihaz üzerinden oyun oynamaktadir. Akilli telefon üzerinden oyun oynama yüzdesi %80, bilgisayar üzerinden oyun oynama yüzdesi %46’dir. Oyun konsollari üzerinden oyun oynanma yüzdesi ise %23’tür. Türkiye’de sosyal medya kullaniminin yas dagilim grafigine baktigimizda, en yüksek kullanim oraninin 25-34 yas arasinda oldugunu görmekteyiz.

Yine bu oranin cinsiyete göre sosyal medya kullanim yasina göre dagiliminda da benzer bir sonuç gösterdigi ortada…Yas arttikça sosyal medya kullanimi azalmaktadir. 16-64 yas arasindaki mobil kullanicilarin aylik mobil uygulama kullanimlarina göre, mobil kullanicilarin %92’si mesajlasma ve sosyal medya uygulamalarini kullanmakta, %83’ü videoplatformlarini kullanirken, her 10 kisiden 6’si oyun uygulamalarini tercih etmektedir. En az kullanilan mobil uygulama kategorisi ise arkadaslik uygulamalaridir. ( We Are Social 2020 Türkiye Internet Kullanim Istatistikleri) Dijital Bagimlilikla Mücadele Dernegi (DIBAMDER) Baskani Prf. Dr. Tuncay DILCI bu tehlikeyi gören bilim insanlarimizdan. Bakin tespitlerine bir göz atalim: Dijitallesmenin en yogun görüldügü kesimin çocuklar ve gençler oldugu ortadadir.Çocuklar için dijital ekranlardan dünyayi kesfetme firsati sunan bu süreç,gelecek adina risk ve kaygilari da beraberinde getirmektedir.Zaman içerisinde dünyanin küresel bir boyutta dijital yasam biçimini benimseyecegi asikardir. Ne var ki insanlarin dijital çaginda insanca kalabilmeleri , Milli birlik ve yerel kodlar üzerine daha yogunluklu ve planli çalismalari elzem kilmaktadir. Bu nedenle basta dijital bagimlilik olmak üzere, dijital nesnelerin kullanim bozuklugu ve buna bagli davranissal bozukluklarin önüne geçilmesi noktasinda milli ve yerli politikalarin uygulanmasi için gerekli tedbirler alinmalidir.

Görüldügü üzere gidisat iyi degil. Bunun yaninda anne baba olarak bu çocuklarimiza egitim adina yaptigimiz yanlislari da eklemek istiyorum. Çocuklarimizi Soguk havalarda evden çikarmiyoruz. Okula giderken kirk kat sarmalayip çikariyoruz, hiç titremiyorlar. Çocuklar hiç islanmiyorlar. Evden arabaya kadar üç metrelik mesafede semsiyesini basina tutuyoruz. Saçina bir tek yagmur damlasi düsürmüyoruz. Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. Iki adimlik mesafelere bile arabayla götürüyoruz, yorulmasinlar diye. Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her seyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varligin kiymetini bilmiyorlar. .Çocuklar hissetmiyor yasami. Açligi bilmedikleri için açlara acimiyor, üsümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamiyor. Hayatlarinin odagindaki tek sey eglenmek. Eglenemedikleri tüm zamanlari kendilerine bir iskence olarak görüyorlar. Kendileri için yapilan fedakârliklarin hiç farkinda degiller.( Milli Egitim Müfettisi Dogan CEYLAN in Raporu) Çocuklarimizi gençlerimizi odalarindan çikarip, salona getirmemiz gerekiyor. Cep telefonlarini günün belli saatlerinde mutlaka ama mutlaka bir kenara birakmali. Her gün en az bir ögün ailece yemek yemek gerekiyor. Yine her gün en az 5dk çocuklarimiza vakit ayirmak gerekiyor. Kitap kokusu nedir? Unuttuk. Her aile kisa da olsa Ömer Seyfettin, Necip Fazil gibi bir çok sair ve yazarin eserlerinden kisa bölümleri ailece paylasmali.

Unutulmamali ki, kitap okuyan, okudugunu anlayan, anladigini yorumlayan çocuk olsun genç olsun basarili olur. Beraber film izlemenin keyfine varilmali. Aksi takdirde bu paylastigim veriler isiginda söylüyorum korkunç bir gelecek bizi bekliyor. Geçenlerde kitabimi bir okuyucuma imzalarken bir durum dikkatimi çekti. Yazi yazamadigim. Klavye basinda zaman geçirmenin dayanilmaz hafifligi. Arastirmalara göre yeni nesil en fazla basparmagini kullaniyor. Ayrica dikkat edin. Gençlerin çogu kapüsonlu. Karanliga özlem gibi kasvetli bir durum gözlemliyorum. Bu “Birakiniz yapsinlar,birakiniz gezsinler” (“Laissez faire, laissez passer!” ) ilkesini kafamiza sokmaya çalismanin degisik metotlari. Yatay yapilasma olmadigi için ataerkil bir aile yapisi da olusmuyor.

Kalpler gittikçe uzaklasti. O yüzdendir ki sesimizi duyurmak için bagirarak konusuyoruz.. Izlence ön planda maalesef. Ani yasamiyoruz. Ani biriktirmiyoruz. Ani görüntülüyoruz. Beraber, dokunarak yüz yüze dedigimiz kaliteli vakit geçirmek amaci gütmeliyiz. Satranç, ailece piknik yapmak gibi etkinlikleri düzenli hale getirmenin önemini yasadikça daha iyi anlayacagiz. Bundan yillar önce taytin üzerine külot giyilecek (Süperman,Batman) ve bu neslin kahramani olacak deseler kim inanirdi? Bunun yaninda Dijital bagimlilik neticesi ile olusan cinsel istismarlardan, aile içi iletisimsizlikten, dagilan yuvalardan daha bahsetmedim bile.. Ümitsiz olmamak gerekir.Bir karar alalim. Hemen simdi.. Bir aile toplantisi yapalim. Asgari müsterekte bir araya gelelim. Hayatin anlamini kaçirmayalim..


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —