Yeryüzünde Allah’in halifesi olarak yaratilan insan agir bir imtihan ile denenmektedir. Nefis ve seytanin etrafinda dönüp dolastigi insan ancak Allah’a teslim olmakla bu sinavda basari elde edebilir.
Dolayisiyla seytanla ugrasmaktansa seytanin rabbine siginmak, ona yalvarmak, ona kul olmak daha evladir. Hani size saldiran köpekle dalasmaktansa onu sahibine sikayet edin ki onu baglasin demisler. Allah’im beni seytanin serrinden koru diye dua edelim.
Yeryüzünde Allah’in halifesi olarak yaratilan insan Allah katinda öyle dokunulmaz bir degere sahiptir ki; “Bir insani haksiz yere öldürmek, bütün insanligi öldürmek gibidir, bir insani hayata döndürmek bütün insanligi hayata döndürmek gibidir”, mealinde ayeti düsününce, Islam’in insana verdigi deger daha da iyi anlasiliyor.
Peki insandaki bu kuvve-i gadabiye ne içindir?
Din ve namusu korumak, hak ve adaleti kollamak, yeri geldiginde zaile ayar vermek için olsa gerek.
Dünyada insanlar arasindaki kavga ve kargasa, ölümle sonuçlanan vakalar ise genellikle hükümran devlet sisteminin hak ve adaletin tecelli etmesi için yetersiz olusundan kaynaklaniyor
Hatirlarsaniz Istanbul Sözlesmesi diye bir bela vardi bu ülkede. O sözlesmeye göre eve geldiginizde esiniz bir yabanci erkekle kapali bir o odada ise kapiya sert vurmaniz, sesinizi yükseltmeniz dahi suç sayilirdi, maalesef binde bir de olsa bundan cesaret alan akli kit kadinlar oluyordu.
Gece vakti kiz çocugunuz yabanci bir erkekle kapiniza gelse “bu kimdir?” deyip sesinizi yükseltmeniz suç sayiliyordu,
Evladini sabah namazina kaldirmaniz dahi psikolojik siddet olarak degerlendirilebiliyordu,
Hal böyle olunca da yer yer çinnet ve cinayetler meydana galiyordu. Kimi kiz çocuklarini ve cinsel özgürlügün tuzagina düsen kadinlarin bu konuda rahat hareket etmeye çalismasi basimiza bela açiyordu.
Kolay degil din ve namus açisindan bir paspas haline geleceksiniz ama duygulariniza da hakim olacaksiniz. Insan fitrati bunu kabul etmiyor. Deyyusluk sadece domuzda varmis. Insan öyle bir degerdir ki birine kebrag, pezevenk denilse adam çanini ortaya koyacak kadar sert tepki gösteriyor.
Aslinda bu tür sözlesmeleri bize dayatanlarin da tam istedikleri budur galiba. BM temsilcisi söyle bir ifade kullanmisti; “kadinlar öldürülüyorsa demek ki özgürlük alaninda bir mesafe kat edilmistir” iste gavurun özgürlük ölçüsü.
Muhterem kardesim Allah’in bize emrettigi her emir, hayat kalitemize deger katmak içindir, hangisini çignerseniz hayatiniz zorlasir.
Bir kadin bir kaç sevgili degistirirse muhakkak bir tarafindan öldürülür ve %100 kadin haksizdir.
Gayri mesru birlikteligi tercih edip, bir gün elin ibnesine “artik buraya kadar, ayrilmak istiyorum” diyen bir kadin öldürülürse %51 yine kadin haksizdir.
Kadini anne olarak konumunu Allah’in peygamberi nasil da paha biçilemez bir deger olarak ortaya koymus, ama sen elbise degistirir gibi partner degistirirsen hayvanlardan daha adi durumuna düsmüs olursun.
Seküler devlet nizami ve laik egitim sistemi insanimizi hak ve adalet kavramindan uzaklastirdi. “Bana göre, sana göre” degerlendirme tarzini getirdi. Aslinda bir de “O’na göre” diye ölçümüzün olmasi lazim, O dedigimiz Allah cell ve aladir. Hak ve adalet, huzur ve selamet onun nizaminda vardir. Tipki kainatin ahenk içindeki durumu gibi.
Toplumda meydana gelen kadin ya da erkek öldürmelerinden hiç birinin hakli gerekçesi yoktur, kanaatimce. Ama yetistirdiginiz insan tipinden de bu çikiyor.
Bir ülkenin degerini ölçmek istiyorsaniz, yetistirdigi vatandas kalitesine bakin oradan kendini ele veriyor.
Dürüst, namuslu, mert ve merhametli insan yetistirmisse ne ala, yalanci, deyyus, cimri ve acimasiz insan yetistirmisse de kusura bakmayin en büyük kusur yine devletindir.
Eskiden mecburi egitim 5 simdi ise 12 yil oldu, vatandas kaliteniz buysa siz gidin egitim müfredatinizi ve ögretmen kalitenizi tartin, asil kusur, ariza orada.
Madem hepimiz ölüyoruz, niye birbirimizi öldürüyoruz? sorusunu kendimize sormamiz lazimdir diye düsünüyorum.
Insan öldürmek ne haddimize demek lazim.
Sabir sabir sabir!