MURAT FIDAN
Tarih: 15.04.2021 12:00
Ihtilalci Generallerin korktugu Vatansever yüzbasi...
Yüzbasi Mehmet Kayalar Agabeyin ismi bilhassa Diyarbekir nur hizmetleri ile bütünlesmistir.
1950'den 1973'e kadar tam 23 sene bu sehirde kalmistir. Bu çeyrek asra yakin sürede, Diyarbekir’de çok sasaali hizmetlere imza atmis; kendisine defalarca yapilan baskin, hapis, mahkeme ve sürgünlerle gözdagi verilmek istenmistir. Fakat O hep kayalar gibi dimdik durmaya devam etmistir…
Mehmet Kayalar Agabey 1952'de Yüzbasi iken 41 yasinda ordudan emekli olmustur...
1960 ihtilalinden hemen sonra evi tanklarla çevrilerek Sivas'ta hücre hapsine alinmistir. Dokuz ay burada kaldiktan sonra, Çanakkale'ye sürgün edilmis ve Çanakkale'de 1,5 sene devam edecek olan çok sikintili ve iskenceli bir hücre hapsi yasamistir… Tekrar Diyarbekir’e döner ve evinde yine derslere baslar...
Evin avlusuna hasir sergileri serilip oturulurdu. Agabey, rahlesi önünde iki dizi üzerine oturup cemaati de ayni tertip idiler. Ders, aksam namazindan bir saat sonra baslar, ders bitiminde yatsi namazina müteakiben cemaat evlerine dagilirdi.
Derste âlimler ve hocalar Agabeyin arkasinda, cemaat ise önünde bulunur… Yüksek bir ciddiyet ve tazim ile oturulurdu. Kalpleri hüsyar edercesine belig bir üslupla ders anlatirdi. Ders bitiminde sorular ve müskül meselelerin cevap fasli baslardi. Bizleri en çok ihya eden, sirlara asina kilan bu soru-cevap fasliydi. Ders kiyafeti beyaz takke ve beyaz uzun entari idi. Agabey derste talebelerin yüzüne bakmasini isterdi. Uyku, gaflet âriz olanlari tesbihini atarak ikaz ederdi. Kendisi soru sormaz, yalniz sorulan sorulara cevap verirdi.
Daha sonra ikamet ettigi ev, kalabaliga kâfi gelmediginden Hasirli Mahallesinde bir eve tasinip, nur hizmetine oradan devam edildi. Orasi da kifayet etmeyince 1959 yilinda Diyarbakir ilinin 5 km. kuzeydogusunda Dicle Nehri kiyisinda 2,5 dönümlük bir arsa alinip iki katli bir ev yapildi. Üst katinda Mehmet Kayalar Agabey ailesi ile ikamet ettiler. Alt kat cemaate ayrildi.
Bu dersler Diyarbekir’de 1950'den 1973'e kadar 23 sene devam etmistir. Tutukluluk ve cezaevi günleri hariç, bir gün bile ders yapilmadigi görülmemistir.
Mehmet Kayalar Agabey Üstad hayatta iken büyük hizmetler etmistir. Düsünün Seyh Said hadisesi dolayisiyla hocalari Diyarbekir’de öyle bir korkmuslar ki; hocalar degil kasketle dolasmak, kasketle yatar hale gelmislerdi. Kimse bir kelime konusamiyordu. Iste o korkuyu Mehmet Kayalar Agabey kirmistir. Mesela Diyarbekir’in 20-30 camisine birer ikiser adam gönderiyordu. Caminin imami son duayi okuyup daha fatiha çekmeden, o kardes hemen ayaga kalkiyor ve "Muhterem Müslümanlar! Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri diyor ki…" diye baslayip ders okumaya basliyorlardi. Sabah namazi sirasinda oluyordu bunlar.
Sivas Kampi, Çanakkale hücre hapsi, Mugla Sürgünü, Yalova…
1960 ihtilalinin 4. gününde Mehmet Kayalar Agabeyin evinin çevresi çok sayida tanklarla çevrildi. Orada tutuklanarak Sivas'ta kurulan bir askeri kampa götürüldü. Sivas Kampinda çogu hücre hapsi olmak üzere dokuz ay kalmistir.
Mehmet Agabey Sivas Kampindan sonra Çanakkale'ye mecburî ikamete gönderilmistir. Yani sürgün edilmistir. Çanakkale'deki hücresinde görülmemis iskencelere maruz kalir... Öyle bir hücre ki yattigi yatak bile rutubetten çürümüstür. Hücresinde yataginin altindan tuvalet sulari geçiyordu, yatagi çürümüstü…
"Mehmed Kirkinci hocamiz bir hatirasinda sunu anlatmisti; Mehmet Kayalar Agabey’de bizimle ayni kogusta kaliyordu. Ihtilâlcilerin aleyhinde heyecanli konusmalar yapiyordu. Tedbir falan dinledigi yoktu. Çok cesurdu...
Birgün alay kumandani geldi...
Dahiliye vekili Ihsan Kiziloglu geldiginde ayaga kalkmayacaksiniz!’ dedi.
“Olmaz!’ dedi. ‘Biz kapida oturacagiz ve ayaga kalkmayacagiz!.."
“Bakanin arabasi geldiginde Mehmed Kayalar Agabey ayak ayak üstüne atti. Onun zorlamasiyla biz de ayni sekilde ayak ayak üstüne atarak oturduk. Ihsan Kiziloglu geldi. Ellini salladi. Herkes ayaga kalkti, biz kalkmadik.”
Yine birgün; Mehmet Kayalar Agabey de hücresinde Cevsen okuyordu. Ikinci günün sabahi savci erken geldi. Bizler hücre disinda salonda idik. Bassavci dogru Kayalar agabeyin hücresine girip karsisinda durdu ve bagirdi. "Ben Bassavci filankes. Agaya kalk ve bana hürmet et!" Agabey de okudugu cevseni kapatip, hiddetle elini beline atinca; o da silah zannedip bagirarak hücreden kosarak çikti. "Basgardiyan, gardiyanlar bunlari 1 nolu hücreye atin, en agir zincirlere vurun, islah oluncaya kadar çikartmayin" diye bagirarak emirler yagdirdi. Sonra gardiyanlar gelerek bizleri aldilar ve hücreye attilar.
Üstadimiz Bediüzzamanin vefatinda defin islemi gerçeklesmis binlerce insan kabrin basinda kuran ve cevsen okuyor. Biz de okuyoruz. Sonra belediye hoparlöründen anons yapildi; “Disaridan gelen yabancilara iftar verilecek, Ulu Camii avlusuna gelsinler” diye anons yapildi. Bu bile öyle büyük bir hadise ki, belediye agzindan nur talebeleri davet ediliyor!...
MEHMED KAYALAR AGABEYIN KONUSMASI VE MÜSAHEDESI..
Bir ara Sungur Agabey ayaga kalkti, konusma yapti ve dua etti. “Gidelim kardeslerim, iftar yaklasiyor” dedi ama kimse kalkmiyor, bir müddet daha devam etti.yine kimse kalkmiyor hem oruçlar...Mehmet Agabey söyle bir hitap ettiki...
Asr-i Saadet’in aynisi, Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam’in vefat ettigi andaki Hz. Ebubekir radiyallahu anh Efendimizin o ifadelerini aynen kullanarak;
“Kardeslerim, eger Bediüzzaman’a tabi iseniz; bilin ki O öldü.Eger ki Risale-i Nur’a tabi iseniz, bilin ki O yasiyor ”dedi. Herkeste bir canlanma oldu. Herkes agliyordu...
Üstad Hazretleri onun için dedigi bu sözü çoktan haketmisti...“Sark Fatihi” derdi ve Sarktan gelmek isteyenlere “Gelmeyin, bana bedel ona gidin derdi...
Yine üstadimiz birgün mehmet Agabeye hitaben: "Kardesim Mehmed! Nur’un (manevi) Kuvveti Sarktadir, Nur’un Kuvveti Diyarbekir’dedir, Nurun Kuvveti Sendedir !"... Demisti...
Ruhlari sadolsun...
(Agabeyler Anlatiyor.)
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —