Mücahit GÜLER

Tarih: 23.09.2022 22:49

Ekonomik Modelden Hayat Tarzina Dönüsen Kapitalizm!

Facebook Twitter Linked-in

Kapitalizm, üretim araçlarinin özel mülkiyetine ve bunlarin kâr amaciyla isletilmesine dayanan bir ekonomik sistemdir. Serbest piyasa ekonomisi olarak 16. yüzyilda ortaya çikmistir. Kapitalizm ekonomik bir sistem olarak ortaya çikti. Fakat çiktigi gibi kalmadi. Ticaretin gelismesi için ortaya konan bu sistem, bir ahlak halini almaya basladi. Kapitalizm sisteminin kendisi zaten arizaliydi. Problemli olan bu ekonomik sistemle çok fazla hasir nesir oldugumuz için kalbimiz fiillerimize benzemeye basladi veya kalbimizdeki arizalar bu fiil ile ortaya çikti.

 

Kapitalizmin temeli çikar iliskisine dayalidir. En az maliyet ve en fazla kâr saglanmasi için her yolu kendilerine mübah görürler. Kapitalizm bir nevi hirsizligin sistemlestirilmis hali diyebiliriz. Güçlü olan her seyi, istedigi gibi(kitabina uydurarak) alma hakkina sahiptir bu sistemde. Bu açidan kapitalizmin Sosyal Darwinizm'le benzerligi var diyebiliriz. Her iki düsünce yapisinda da güçlü olan ayakta durmali, adaletli bir nizam yerine güçlünün dedigi olan bir sistem yapisi hakimdir.

 

Bu yanlis bakis açisi yüzyillardir uygulandigi için artik insanlarda bir ahlak halini almaya basladi. Sosyal iliskilerimizi bu baglamda degerlendirmeye basladik. Alman sosyolog Max Weber bu durumu "demir kafes" kavramiyla yorumluyor. Weber kapitalizmin rasyonellesmis egilimlerinin, kültürel degerler ve kurumlar için potansiyel bir tehdit olusturdugunu ve insan özgürlügünü bir "demir kafes (stahlhartes Gehäuse)" içine sikistirabilecegini söyler.

 

  Içinde bulundugumuz duruma bakinca demir kafesin içinde esir oldugumuzu görüyor muyuz? Çevremizde iyi insanlar biriktirip mali harcamamiz gerekirken bugün tam tersini yapiyoruz, mal biriktirip insan harciyoruz. Insana degil, para getirisi olacak seylere deger veriyoruz. Insan olanin yaninda degil, güçlü olanin yaninda duruyoruz. Menfaatimizin bittigi yerde insani arkadan vurmayi, kâr için insanlari aldatmayi "ticari zekâ" olarak görmeye basladik. Isar(kendisi maddi sikinti çektigi halde din kardesini düsünen) ilkesinden imha krizine devrilen insanlar olduk. Insanlara maddi-manevi zararlar vererek kendini güvene almaya "akilli insan" gibi görmeye basladik. Halbuki bunun adi zeka degil, sahtekarlik olmaliydi. Akilli insan ise, ahiretine yatirim yapandir.

 

Bir kisilik bunalimin içine düstük, daha da kötüsü bunalimin içinde oldugumuzun farkinda degiliz. Araçla amaci ayirt edemeyecek kadar gönlümüz ve zihnimiz bulaniklasti. Güzel ve iyi olan, masrafi az, kâri çok olan her seyin bize ait olmasi gerektigini düsünmeye basladik. Kapitalizm yüzünden hayati yasamayi birakip hayata hakim olmaya çalistik. Bunun neticesinde kaos olustu. Herkes her seye sahip olmak için ahlaki ilkeleri terk etmeye, insanlarin zaaflarini kullanip aldatmaya basladi. Iste biz buna kapitalizmin vücut bulmus hali diyoruz.

 

Kapitalizm, insana, her seye en kisa sürede sahip olunmasi gerektigi zehrini akitiyor. Bu zehrin etkisine girenler egoistlesiyor (bencillesiyor) ve bu bencillik durumu hayata narsistçe bakmasina sebep oluyor. Bu tarz sinsi oyunlara karsi Müslümanca bir tavir ortaya koymaliyiz. Kapitalizm zehirine karsi öyle bir panzehir ortaya koymaliyiz ki, bir daha ortaya çikmamalidir. Bunun yolu da teorik açidan Kur'an'la, pratik açidan Hz. Muhammed (as)'in yoluna uymaktan geçiyor.

 

Hayatimizin merkezine su ilkeleri yerlestirince kapitalizmi hayatimizin merkezinden çikarmis olacagiz: "dürüst, erdemli, iyiliksever, insanlari düsünen, empati kurabilen, insanlarin kuyusunu kazmak yerine onlarin problemlerini düsünen, insanlarin hayatinda güzel izler birakmak, insanlarin onurunu korumak, onlara tuzaklar kurmamak, insanlarin kisisel gelisimine katki saglamak, acaba beni geçerler mi düsüncesiyle onlarin ayagini kaydirmaya çalismamak, güçlünün hakliligini degil adaletin hakliligini savunmak, gücün yaninda degil adaletin ve iyiligin safinda durmak vs" kisacasi kapitalizm ne diyorsa tersini yapmak.

 

 André Gorz, "Insanlar bütün degerlerin sayilabilir olmadigini, paranin her seyi satin alamayacagini, satin alinamayan seyin temel oldugunu, hatta isin özü oldugunu kesfettiklerinde "kapitalizm düzeninin" temelden sarsilacagini söylemektedir. Bizi hayata baglayacak seyler paranin satin alamayacagi seylerdir, yani manevi unsurlardir.

 

Kapitalizmin kölesi olmak istemiyorsak bu hususlara dikkat etmek zorundayiz. Yoksa "özgürlük ve rahatlik" maskesiyle köle olmaya ve birbirimizi tüketmeye, yok etmeye devam edecegiz. Rahat etmek için birilerine zarar vermek veya hakkimiz olmayani almak insanlik degil, zulümdür. Zulüm ise, bize yakismaz. Bize yakisan sekilde, kendimize nasil davranilmasini istiyorsak insanlara o sekilde davranalim. Nesli tükenmek üzere olan Islam ahlakini yeniden yeserten insanlardan olalim. Selam ve dua ile…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —