Gölgelerdi beni düsündüren; her an sanda olan Allah’in birer deliliydiler. Günes onlarin ispati olmak için yaratilmisti. Gölgeler insanlik tarihi boyunca bize zamani fisildamisti.
Uzayip kisalan gölgeler, günes en tepedeyken yok olan gölgeler, aslinda asla yok olmayan hep var olan gölgeler...
Öyle ki; hem her dem varligin ispati gölgeler ve hem de her seyin gerçek degil birer yansima oldugunun kaniti gölgeler.
Dünyayi renk cümbüsüne, sölene, temasaya çevirip gözümüzü alan gölgeler.
Her gün tekerrür ettigi halde hiç bir an ayni olmayan gölgeler.
Her salise yeni bir yaratilisin çesitliliginin ve her anin ayri ayri essizliginin fotografi gölgeler.
Bizi Dünya’nin sürekliligi yanilgisina düsüren hain gölgeler.
Sabahin felahinda günesin dogusunun aksine bati aynasina düsen gölgeler.
Sarkin utangaç kirmiziligi yavasça parlayan sariya gark olurken; garbin afakini geceden griye maviye bezeyen, uçsuz bucaksiz kör beyaza döndüren yalanci gölgeler.
Gün boyu hiç yorulmadan usanmadan, seksiz süphesiz Allah’in emrinde gölgeler. Her daim el tesbihte, dil zikirde, hâl tesbihte gölgeler... Isitip itaat eden gölgeler... Kimin pesinde olacagindan neyin izini takip edeceginden emin gölgeler. Degdigi yere serinlik, esenlik, sakinlik veren gölgeler...
Gölgeler gölgeler...
Bir görünen bir görünmeyen gölgeler...
Göze gelen gözden düsen gölgeler...
Gözde olan öze dönen gölgeler!...