BÜLENT ERTEKIN

Tarih: 29.06.2022 20:20

BATI'NIN MANEVI AJANLARINA...

Facebook Twitter Linked-in

Bazen çok sey yazmak istersiniz, istersiniz istemesine de onu ifade edecek kelimeleri ya bulamaz, ya da...

Evet , biliyorum hiç hos olmasa da makalemizde bu basligi kullanmak zorunda kaldik. Iktidara geldigi günden bu güne kadar yeniden yükselis ve dirilis hamlesini baslatan Türkiye‘nin asli unsurlarindan uzaklasmasi için çaba sarf eden yiginla BATI'NIN MANEVI AJANLARI var.

Atilla Ilhan’in dedigi gibi 

“Türkiye’nin her daim % 7' lik bir hain kadrosu mevcuttur.” 

Bu rakam ülkenin seksen küsur milyonluk nüfusu baz alindiginda hiç de azimsanacak bir sayi degildir.

Atilla Ilhan baska yerde de böyleleri için söyle diyor "Türk aydin'i dedigimiz kisi batinin manevi ajanidir simdi bir kisim Aydinlar haysiyetten önce banka hesabina dikkat ediyor." der.

Son günlerde yasadigimiz o kadar aci, ibretlik, toplumsal dejenerasyon ve-ya dezanformasyon haberler ve ders alinmasi gereken o kadar çok olaylar ile karsilasiyoruz ki...  

"Bu mu bizim insanimiz..."
"Yok yahuuu, böyle bir sey olamaz..."
"Biz nerede hata yaptik" 

gibi vs vs cümleleri sard ederiz. Oysa düsünürsek vardir bir yerlerde bir hata, bir haram, bir...
Öyle degil mi?

Yapilan tüm hayirli ve güzel icraatlarin; hangi partiden, hangi kimlik ile yaptigi önemli degildir. Yeter ki içinde vatan, millet, bayrak ve insanlik adina yapiliyor olsun. Yapilan tüm bu güzel icraatlara "Allah razi olsun" demek hepimizin bir insanlik vazifesi degil midir? 

Maalesef yasadigimiz olaylar ve ülkenin önde gelen siyaset,  ticaret, sanat ve medya dünyasindan tanidigimiz medyatik insanlarin söz ve fiillerine baktigimizda hiçte öyle  olmadigina sahit oluyoruz. 

Asagida  Istanbul Kurtköy'den Ahmet Dagistanli abimin gönderdigi bir yazi olan Ömer Seyfettin'in 'Piç' adli kitabindan güzel, bir o kadar da ilginç bir öyküyü paylasmak istiyorum.

Ömer Seyfettin,  “Piç” adli öyküsünde  Baticilara yönelik en agir elestirisini yapar. 

“Türklügü hakir görüp bütün varliklariyla Avrupalilasan” 
insanlar için; teshisini koymak zorunda kalmistir.

Daha fazla uzatmadan makaleye geçelim mi?

?Ömer Seyfettin, asker bir yazardir.
Istiklal Savasi'nda bir çok cephede savasmistir..
Filistin Cephesinde olan bir hatirasinda bakin neler söylüyor..
"Alman'larin yenilmesiyle savas bitmis, mütareke imzalanmisti. 
Filistin'den çekiliyorduk.

Bir kaç arkadas subayla, karsi tarafin da subaylariyla, çekilme islerini görüsmek için gittik.

Karsi tarafta, Fransiz üniformali biri sik sik bana bakiyor, gözünü benden ayirmiyordu.

Ben buna bir anlam veremiyordum.
Fransiz subay yerinden kalkip bana dogru geldi ve;

-Nasilsin Ömer Seyfettin?' Dedi.
-Beni nerden taniyorsun? Ben bir yüzbasiyim. Öyle taninacak kadar üst düzey bir kumandan degilim.' Dedim.

-Ömer, biz seninle Istanbul'da Askeri Lise'de beraber okuduk, ben falancayim deyince,  hayretler içerisinde baktim,  hatirladim..

Hep dini elestiren, Osmanli'yi kötüleyen, vatan, bayrak sevgisi olmayan bir ögrenci idi ama, yine de Fransiz subay olmasi normal degildi..

-Peki nasil böyle oldun?' 
Dedim. 
-Ne zaman bir savas olsa, Türkler galip gelse içimde üzüntü oluyordu..
Tükler kaybetse, zarar görse içimde bir sevinç oluyordu.
Çogu zaman kendimi ayipliyor, neden böyleyim? diyordum..

-Bir gün anneme israrla sebebini sordum.
-Dayanamayacagim, anlatacagim.' Dedi.

-Istanbul Hastanesinde Fransiz bir doktor vardi. Hastaneye gidip gelirken birlikte oldum ve sen o Fransiz doktorun oglusun. 
Babanin bundan haberi olmadi, simdi de sen ögrendin.' Dedi..

Zaten babam zannettigim adam çoktan ölmüstü. 
O hastaneye gittim,
-Su tarihte burada çalismis, simdi Fransa'ya dönmüs olan, su isimde doktorun adresi var mi? Dedim, adresi verdiler, Fransa'ya gittim, babami buldum, olanlari, annemin sözlerini anlattim..

-Anneni gerçekten sevmistim.' Dedi ve
-Beni kabul edip nüfusuna yazdirdi, Fransiz okullarinda egitimimi  tamamladim ve gördügün gibi bir Fransiz subayi olarak karsindayim.' Dedi.

Simdi..
Ben, Türk milletini, bayragini, vatanini, elestirilenleri gördükçe, acaba onlar da,
 "Piç" mi? diyorum..
(Ömer Seyfettin)


Aradan yillar geçmis olsa dahi Ömer Seyfettin 'in bu hikayesini günümüz sartlarinda degerlendirdigimizde acaba hâlâ bu ifadeye lâyik olanlar var mi demeden edemiyoruz.

Aklimiza Neyzen Tevfik'in yere göge sigmayan o meshur sözü yine, yeni, yeniden geliyor.

"Geldikleri gibi gitmediler; kimi itini birakti, kimi bitini. Kimi de piçini birakti!.. Yoksa bu kadar serefsizin bizden olmasi mümkün degil!"

Selâm ve dua ile


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —