Enbiya 87: “Balik sahibini de (Yunus’u da an)! Hani o, kendisine gücümüzün yetmeyecegini sanarak öfkeyle çekip gitmisti. Karanliklarin içinde söyle dua etmisti: “(Rabbim)! Senden baska ilah yoktur; sen yücesin. Süphesiz ki ben haksizlik edenlerden oldum.””
Insan hayati boyunca kimi zaman Adem as, kimi zaman Nuh as, kimi zaman Hûd as, kimi zaman Salih as, bazen de Yunus as olur. Onlarin hayatlari bize de dokunur.
Bütün çabalarina ragmen karsindakine etki etmez sözlerin ve bu seni üzer, öfkelendirir. Her insan Nuh as gibi sabirli degildir; ömür tüketip de taa sonunda “ben bittim!” diyecek kadar. Yunus as gibi tikandigi yerde, bas edemedigi zaman kaçabilir. Ancak müminlere davet misyonu yüklenmis oldugu için görevden kaçmak tehlikeli sonuçlar dogurabilir.
Insanlar çagrisina olumlu karsilik vermiyorlar diye davetçinin öfkelenmesi, insanlardan uzaklasmasi son derece kolay bir seydir. Bu, rahatlatici bir davranistir. Öfkeyi dindirir, sinirleri yatistirir. Peki davet ne olacak? Çagriyi yalanlayan ve karsi çikan insanlari terkedip gitmenin sonucu ne elde edecektir davetçi?
Aslolan davadir, davetçinin sahsi degil. Davetçinin cani sikilabilir. Ama sikintisini yenmeli ve yoluna devam etmelidir. En iyisi sabretmesi ve insanlarin sözlerinden dolayi sikilmamasidir.
Davetçi kudret elinde bir araç niteligindedir. Allah, insanlara sunulmak üzere gönderdigi mesajini daha iyi gözetir, daha iyi korur. Su halde davetçi her türlü sartlarda ve her ortamda görevini yapmali, gerisini Allah’a birakmalidir. Insanlari gerçege iletmekse Allah’in elindedir.
Resullerin (selam olsun tüm Resullere ve iman ailesine) kissalari bizim için örneklik teskil eder. Onlarin hayatinda görüyoruz/okuyoruz ki hata yaptiklari an hemen Allah'a siginip yanlis yaptiklarini itiraf ediyorlar ve bunu zulümle adlandiriyorlar.
Sözlükte “bir seyi ona ait olmayan yere koymak” anlamindaki zulüm (zulm) din, ahlâk, hukuk gibi alanlarda terim olarak “belirlenmis sinirlari çigneme, haktan bâtila sapma, kendi hak alaninin disina çikip baskasini zarara sokma, rizasini almadan birinin mülkü üzerinde tasarrufta bulunma, zorbalik”, özellikle de “güç ve otorite sahiplerinin sergiledigi haksiz ve adaletsiz uygulama” gibi anlamlarda kullanilir.
Hz. Peygamber’in evden çikarken, “Bismillâh, Allah’a sigindim. Allahim! Hata yapmaktan, yanlis yollara sapmaktan, zulmetmekten ve zulme ugramaktan, cahillik etmekten ve cahillige mâruz kalmaktan sana siginiriz” seklinde dua ettigine dair zevcesi Ümmü Seleme’den nakledilen hadis (Müsned, VI, 306; Tirmizî, “Da?avât”, 34) zulüm ile cehl arasindaki anlam iliskisini gösterir.
Bir resul olarak Yunus as, kavmine tebligden, peygamberlik görevinden kaçmamis, sadece yerini degistirmek istemisti. Kavminden umudunu kestigi için Allah’in onu baska bir kavme görevlendirecegi düsüncesiyle, Allah’tan izin gelmeden, yola düsmüstü.
“Insan acelecidir.” (Isra 11, Enbiya 37). Iman, sabirla salih amellerle yogrularak mayalanir. Bir peygambere acelecilik vasfini giydirmek tabiki hos degildir. Lakin onun da bir insan oldugunu unutmaz, sonucunda yaptiklarini örnek alirsak sorun olmayacagini düsünüyorum. Allahu alem. (Yanlis konusmaktan Allah’a siginiyorum.)
Saffat 139-148: “Süphesiz ki Yunus da elçilerdendi. Hani o, dolu bir gemiye (binip) kaçmisti. (Gemide olanlarla) karsilikli kura çekmisler ve (Yunus da) kaybedenlerden olmustu. Kendini kinayip dururken onu bir balik yutmustu. (Allah’i) tesbih edenlerden (yüceltenlerden) olmasaydi, (insanlarin) diriltilecekleri güne kadar o (baligin) karninda kalirdi. Hâlsiz bir vaziyette onu kiyiya çikarmistik. Üzerine (gölge etmesi için) genis yaprakli bir bitki yetistirmistik. Onu, yüz bin hatta daha çok kisiye (peygamber olarak) göndermistik. (Ona) inanmislardi; biz de onlari bir süreye kadar yasatmistik.”
Dolu bir gemi! (Yenildim Yenilendim kitabimda “Gemiler” isimli yazimda detayli anlattim, bakabilirsiniz)
Dünya telaslari, hirslarimiz, öfkelerimiz, haddi asmalarimiz bazen bize sonucu kötü olan isler yaptirabilir. Tercihlerini Allah’in emrine, helal ve haramlarina göre belirleyen insanlar sabirla yol alirsa tüm badireleri atlatip kurtulacak ve rizaya ulasacaktir.
Kalem 48-50: “Sen Rabbinin hükmüne sabret! Balik sahibi (Yunus) gibi olma! Hani o, üzüntülü bir hâlde (Rabbine) seslenmisti. Rabbinden ona bir nimet yetismemis olsaydi mutlaka kinanmis (bir hâlde) issiz bir sahile atilacakti. Rabbi onu (peygamber olarak) seçmisti ve kendisini iyilerden kilmisti.”
Yunus as, denize düsmezden önce de iman eden, Rabbini ananlardandi. Dolayisiyla denizin ve baligin karnindaki karanliklarda tevbe edip af dilemesi, selamete ulasma duasinin kabulüne sebep oldu. Nitekim Kur'an'dan ögreniyoruz ki son aninda “(Firavun) “Israilogullarinin inandigi ilahtan baska ilah olmadigina ben de iman ettim. Ben de müslümanlardanim!” (Yunus 90) demisti. “(Ona söyle denmisti): “Simdi mi (iman ettin)! (Oysa) daha önce isyan etmis ve bozgunculardan olmustun.” (Yunus 91).
Yasami boyunca iman edip salih amellerle imanini destekleyenler için her zaman tevbe kapisi açiktir. Yeter ki hatanin/günahinin farkina var ve siginilacak yegâne kapinin Allah oldugunu unutma.
“Kötülükleri (sürekli) yapip da içlerinden birine ölüm gelip çatinca “Ben simdi tevbe ettim.” diyenler ile kâfir olarak ölmekte olanlar için (kabul edilecek) tevbe yoktur. Onlar için aci bir azap hazirlamis (olacag)iz.” (Nisa 18).
“Onlar ille de kendilerine meleklerin veya Rabbinin (azap emrinin) gelmesini veya Rabbinin bazi delillerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazi delilleri geldigi gün, önceden inanmamis veya imaninda bir hayir kazanmamis olan kimseye artik imani bir yarar saglamaz. De ki: “Bekleyin! Süphesiz ki biz de bekleyenleriz.”” (Enam 158).
“Ona inandik!” demis (olacaklar)dir. Ama uzak bir yerden (imana) ulasmak onlar için nasil mümkün olur ki!”( Sebe 52).
Is isten geçmeden, geri dönüsün mümkün olmadigi o gün gelmeden Rahman’in ipine (Kur'an'a) simsiki sarilalim.
Yunus as, karanliklar içine (gecenin, denizin ve baligin karanligi) düsünce yaptigi hatanin farkina vardi ve “Lâ ilahe illâ ente sübhaneke inni küntü minezzalimîn: Senden baska ilah yoktur; sen yücesin. Süphesiz ki ben haksizlik edenlerden oldum.” diyerek sadece Rabbine siginarak dua etti ve Rabbi duasini kabul ederek onu sahil-i selamete çikardi. Iyilestikten sonra yüz binden fazla olan kavm(in)e gönderdi. Onlar da iman ederek belli bir süreye (ecelleri gelene) kadar yasa(til)dilar.
“Yunus’un kavmi hariç, herhangi bir sehir (halki), keske iman etmis olsaydi da bu imanlari kendilerine yarar saglasaydi! (Yunus’un kavmi) iman edince, kendilerinden dünya hayatindaki rezillik azabini kaldirmis ve onlari bir süre (daha) yararlandirmistik.” (Yunus 98).
Sen yeter ki dünya hayatinda farkina var, dönüsün Allah'a olsun.
Yunus as'in bize ögrettikleri; acelecilik yapmamak, ümit var olmak, yanlistan çabucak dönmek ve sadece Rabbine yönelmek. Sastigimizda/sasirdigimizda bize dogru yolu gösterecek olan sadece Allah’tir.
Rabbim, yanilir veya unutursak bizi bundan sorumlu tutma, bizi bagisla, bize magfiret ve merhamet et. Sensin tevbeleri kabul edip bütün günahlari bagislayacak olan. Amin...
Buyrun nasuh tevbesine...
Selam ve dua ile...