M.Nuri Bingöl

Tarih: 09.12.2020 23:37

Tek Derdi Dünya Olan Sebeke

Facebook Twitter Linked-in

Çok insanin malumu… Hatirlanir elbet.

“Umumun maksudu bir amma rivayat muhtelif.”

Pek çok anlasmazligin altinda yatan bence böyle bir hal. Buna sebebin “inat ve tarafgirlik” oldugu açiklanir 22. Mektup’ta…

“Riza nazariyla bakan hiçbir kusuru görmez. Tarafgirlik nazariyla bakan ise en küçük –hatta kusur bile sayilmayan- kusurlari da görür.” Devlestiren mercekler altina alarak hem de…

Bunu, devlet çapindaki gelismelerden dolayi hatirlamadim sadece. Ferdi meselelerden tutun da mahalle, sehir, aile, hatta hizmet gruplari zaviyesinden bile can alici bir nokta bu.

Mezkûr hakikatin ziddina bir yol tutmak hem “camia” hayatini berhava eder. “Içtimai tevhid” ve “ittihad-i kulub”u da bozuyor; “kabil-i iltiyam olmayacak insikaklara”  ( kapanmasi imkansiz ayriliklara) sebep oluyor.

*

Bu siralar – sag olsun- biraz da eski Adiyaman milletvekili Mehmet Metiner’in 17 Aralik 2013 tarihli yazisindaki tavsiyesini dinleyerek- siklikla “Risale-i Uhuvvet”i okuyor, tezekkür ediyoruz.

Ne diyordu o yazida?

“Uhuvvet Risalesini her daim okuyacagimiz günlerden geçiyoruz.

Ihlas sirrina zarar verecek söz ve davranislari yanimizdan uzaklastiracagimiz günlerden geçiyoruz.

Bizler birbirimizin hasmi degiliz (ve olamayiz da.)

………………………………………….

Biz ayni idealler temelinde bir araya gelmis kardesler topluluguyuz.

Sadece hizmet alanlarimiz farkli…“ (Yeni Safak, 17 Aralik, 2013)

*

“Uhuvvet”in esaslari ve ince noktalari mezkur risalede ayrintilariyla zihinlere havale edilmis. O incelikleri diger yazilara havale ederek diyoruz ki:

Malum toplulugun ilk çikisindan beri hangi esaslara bina “edildigi”nin farkindaydik. “Çok çok” hususi dairede de bunu konusmuyor degildik.

“Bu esaslara binaen ehl-i imanin seyhlerini çürütmekten içtinaben” onlarin iman bagini koruma esasimiza (Kastamonu Lahikasi) uymak için “o meseleleri” avam-i ehl-i nasa ya da umuma açmiyorduk!

Sundan bundan bagis alarak kurban kesme diye bir sey olamayacagini, koyunun sadece tek kisinin, sigirin da ancak yedi kurban kesme niyetli müslümanin ortakligiyla kesilebilecegini herkes gibi biz de biliyorduk.

Mavi Marmara’daki “Furkan” kardesimizin sehadeti için “bosuna” hükmü verildi (!), bu “satahati” bile Cibali Baba’nin cezbe halindeki “gavurcuklarim ölmesin” hikayesiyle tevil edenler çikti maalesef. Ama bu hüsnüzan sahipleri belki de mazurdu, o anki basbakanimizin itirafi gibi onlar da kandirilmislardi. Çünkü hata islemeyen tek insan grubu
Nebi ve Resul (AS)lerdir. 

Misalleri uzatmak mümkün… Maksadin hasil oldugunu düsünüyor, belki yüzlerce “galat”i zikretmiyoruz.

Ama is – ya da biçak kemige dayanip- Risale-i Nur’lar, Protestan Islam projesi geregi sadelestirme kilifi içinde tahrif edilmeye gelince sira, yani camii duvarina “sey” edilince artik susulamazdi.  Risaleler kimsenin mali degildi zira, “mâl-i umumi”ydi, “Kur’an’in mali”ydi.

“Bir kimse kendi hakkindan hazf-i nefs edebilir. Alelgayrin hakki için fedakarlik ihanettir.” (Sünuhat) beyaninca susamazdik. “Adamlar” malum 17 Aralik ve 15 Temmuz sopalarini –arinin kovanina- sokunca, daha dogrusu bu hata yaptirilinca onlara, olanlar oldu.

Vurgulayayim: Önceki adi paralelci, asli ise Fetö olan sebekenin normal bir camia olmadigini 30 yildir izah eden babami sükranla aniyorum.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —