Allah bir daha bu millete Istiklal Marsi yazdirmasin. (Amin)
Yerli ve Milli Sairimiz..
Vatan Sairimiz...
Mehmet Akif Ersoy’u Istiklal Marsi'mizin kabulünün 101. yilini kutladigimiz su zamanlarda biraz daha taniyalim isterseniz…
Babasi Tahir Bey, bugün Kosova topraklarinda bulunan Susisa köyünde bir Arnavut ailenin çocugu olarak dünyaya gelmis. Tahir Bey’in babasi onu ilim sahibi bir imam olmasi için Istanbul’a göndermis. Bir daha geri dönmeyen Tahir Bey’in tek oglu Mehmet Akif Istanbul’da dünyaya gelmis.
Balkan göçmeni M. Akif ERSOY vefatinin 86. Yilinda dürüstlügü, ilkeli ve tutarli durusuyla hep anildi ve anilacak…
Kibirden, sunilikten hoslanmayan M.Akif, vatan mücadelesinde çok önemli görevler almisti. Ihtiyaç içinde olmasina ragmen kendisine teklif edilen paralari da geri çevirmisti.
Hayati boyunca fakirlik çekmis, çok sade yasamis, buna ragmen kanaatkar olmustur.
Dücane Cündioglu ‘Akif’e Dair’ isimli kitabinda Kur’an tercümesi için Atatürk tarafindan teklif edilen 10bin lirayi, sairin “Bu fakir adama 4 bin lira bile çok fazla” diyerek nasil reddettigini anlatiyor.
Idealist sair, ülkenin sikintilarinin sebebini cehalete baglar. Bu eksikligi gidermek için nasihatçi heyete katilarak Anadolu’nun yolunu tutar. Bu yolculuga çikarken Akif’in cebinde sadece 36 kurus vardir.
Insan baskasindan çok sey ögrenir. Fakat dehanin besigi yalnizliktir. Bu yalnizliklarin en fecisi kalabaliklar arasinda olanidir.
Bence Cumhuriyet’ten bu yana en yaygin kitap “Safahat”dir. Bu onun milletimizin sairi oldugunu gösterir.
Bir sanatkâri halk iki sebepten benimser. ; biri anlasilir bir lisanla yazmasi, digeri ise milletinin dertlerini özlemlerini dile getirmesidir. Yani sevilmesi ve etkisi yasantisiyla dogru orantilidir.
Bir insanin büyük olmasinin en önemli özelligi inançlarina sarsilmaz bir sekilde baglanmasidir. Lekesiz bir hayati olan M.Akif’in fikirlerinde gelisme görmek mümkündür; fakat sapma kesinlikle söz konusu degildir. Zaten bunun için en büyük siirinin hayati oldugu söylenmistir.
Kuvvetlilerin tavrina göre hayatini belirlemez, toplumun dalkavuklugunu kesinlikle yapmaz, devirlere göre degismez, ortama uymaz ortami kendine uydurmaya çalisir, mücadele eder. Su dizeler onun ahlakinin derecesini göstermez mi?!: ”Zulmü alkislayamam, zalimi asla sevemem Gelenin keyfi için geçmise kalkip sövemem!”
Istiklal Marsimiz, yurdumuzun düsman isgaline ugradigi felaket günlerinde hazirlandi.
Istiklal Marsimiz, dagilmak üzere olan bir milletin, darmadagin edilmis bir vatanin yeniden dogusu, sahlanisi ve her dizesini hissederek, gözleri dolarak okudugu bir bagimsizlik destanidir.
Haksiz yere ülkemize saldiran düsmana karsi Anadolu’da tutusan heyecani koruyacak; vatan sevgisini ve inanci Canli tutacak bir marsin hazirlanmasi düsüncesi, Milli Egitim Bakanligina iletildi. Milli Egitim Bakanligi da bu düsünceyi benimseyip bir yarisma düzenledi. Begenilen güfte için 500 lira ödül verilecekti. Yarisma için 734 siir gönderildi. Bir kurulca bunlar titizlikle incelenip 6 tanesi ayrildi. Ama hiçbiri begenilmedi; mars olacak degerde bulunmadi.
O zaman Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif’in para ödülünden rahatsizlik duydugu için yarismaya katilmadigi ögrenildi.
Dönemin Milli Egitim Bakani Hamdullah Suphi sairin Meclis’teki sira arkadasi Balikesir Milletvekili Hasan Basri Bey’in yardimini istedi.
HASAN BASRI BEY’IN ANLATTIKLARI Hasan Basri Bey bundan sonrasini söyle anlatiyor: Akif Bey’in yanimda oldugu bir zaman, elime bir kagit parçasi alarak, onun dikkatini çekecek bir tarzda yazmaya basladim.
-Ne yaziyorsun?
-Mars… Istiklal Marsi yaziyorum.
-Yahu sen ne adamsin? Seçilecek siire para ödülü verilecegini bilmiyor musun? içinde para olan bir ise nasil katiliyorsun?
-Yarisma kaldirildi? Seçilecek siire ne para verilecek, ne de her hangi bir ödül. Milli Egitim Bakani bana güvence verdi.
-Ya, o halde yazalim.
Iste böylece yazilmaya baslanan ve 48 saatte bitirilen Istiklal Marsi, imzasiz olarak Milli Egitim Bakanligi’nin seçici kuruluna sunuldu.
Milli Egitim Bakani Hamdullah Suphi, daha önce seçilen 6 siirle birlikte yeni siiri Ordu Komutanlarina gönderdi.
Onlardan, siirlerin askerlere okunmasini, begenilenleri siralamalarini istedi. Komutanlar, kisa sürede sonucu bildirdiler: Hepsi de Mehmet Akif’in siirini birinci siraya almisti.
Bundan sonraki is, Istiklal Marsi’nin T.B.M.M’ ne getirip kabul ettirmekti. Mars, ilkin Meclis’in 1 Mart 1921 günü yaptigi ikinci oturumunda ele alindi.
Baskan Mustafa Kemal’in söz vermesi üzerine Hamdullah Suphi kürsüye gelerek, sik sik alkislarla kesilen siiri okudu ve son seçimin Meclis’e ait oldugunu söyledi.
O Gün oylama yapilmadi. Siirle ilgili konusmalar ve oylama, Meclis’in 12 Mart 1921 günü ögleden sonraki oturumunda yapildi. Bazi milletvekilleri, bir komisyon kurularak siirin yeniden incelenmesini, bazilari da hemen görülüp karara baglanmasini istediler.
Uzunca tartismalardan sonra, siirin kabulü için verilen 6 önerge benimsendi ve Istiklal Marsi çogunlukla kabul edildi. Istiklal Marsi’mizin kabul edilmesinin ardindan bir kaç gün sonra Meclis Yetkilileri, ödül olarak belirlenen 500 Lira’yi Mehmet Akif Ersoy’a teslim etmek üzere kendisine bas vurmuslardir. Ancak Milli sairimiz bu para ödülünü almayi reddederek “Ben müsabakaya girmedim ki, ödülü alayim” diye karsilik vermistir. “Bu para ne benim hakkimdir, ne de bana aittir” diye ilave etmistir.
Meclis yetkilileri israr etmis, bu parayi sizin için getirdik, tekrar götürüp hazineye koyamayiz diye tekrarlamislardir.
Bunun üzerine Mehmet Akif Ersoy, bu parayi alarak, bagimsizlik ugruna savas cephelerinde gazi olan Kahraman Türk askerlerinin tedavisi için bagislamistir. Mehmet Akif Ersoy daha sonraki yillarini, yokluk içinde geçirmis ve yokluk içinde hayata veda etmistir
Siirin bestelenmesi için açilan ikinci yarismaya 24 besteci katildi. 1924 yilinda Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rifat Çagatay’in bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yilina kadar çalindiysa da 1930 da degistirilerek Cumhurbaskanligi orkestrasi sefi Osman Zeki Üngör’ün 1922 de hazirladigi bugünkü beste yürürlüge kondu. Marsin armonilenmesini Edgar Manas, bando düzenlemesini Ihsan Servet Künçer yapti