DR. VEHBI KARA
Tarih: 03.12.2020 10:52
Bahriyede 15 Yil
Bazi okuyucularim soruyor: “Senin aleyhinde bir karanlik oda yillardan beri yayin yapiyor ve ‘Fetullahçi’ diye ordudan atildi” diyor. Bunun asli var mi? Eger yalan ise niçin mahkemeye basvurmuyorsun? Gerçekleri bir de senin dilinden ögrenmek isteriz.
Öncelikle su hususu söyleyeyim ki; karanlik odalarin ve bazi gazetelerin yazdiklari “çamur at izi kalsin” türünden yazilarin hiçbir asli astari yoktur. Mahkemeye basvurmadigim bilgisi de yanlistir. Zira yapmis oldugum suç duyurusu üzerine Kartal Adliyesinde basin isleri savciligina ifade verdim. Fakat Savci Bey; dava açmayacagini ifade etti.
Madem, dünya mahkemesinde karsilasamiyoruz elbette zerre kadar iyilik ve kötülügün kimsenin yanina kalmayacagi ruz-i mahserde hesaplasacagiz. O halde yasadigim olaylari okuyucularimla paylasayim ki; hakkimdaki iddialar ne derece dogru, merak edenler ögrensin.
Bu yaziyi okuyanlar “senin özel hayatindan bana ne!” demesinler. Zira 1982-1997 yilinda Deniz Kuvvetlerinde yasamis oldugum olaylar Türkiye’nin aci gerçegidir. Medya gücünü elinde tutan bazi küresel güç odaklari, çogu zaman iftira atarak gerçekleri saptirmaktadir. Bu nedenle Türkiye’nin askeri darbelerle dolu tarihini ögrenmek ve bir daha olmamasi için gayret edecek her vatandasin; bu yazilardan hissesi olacaktir.
Bahriyede geçen 15 yila deginmeden önce su hususu da deginmek isterim. Bu makalede yazilanlar daha detayli bir sekilde “Bahriyede 15 Yil” isimli kitabimda yer almaktadir. Isteyenler Kitapyurdu Dogrudan Yayincilik (KDY) isimli yayinevinden internet araciligi ile alip okuyabilirler. Bu makalelerden okuyabileceginiz özet halidir.
Bu kitabin 2007 yilinda yapilmis iki baskisi daha vardir. Fakat bunu biraz daha genisleterek üçüncü baskiyi da nesretme firsati buldum. Gerçekten tarihe not düsmek adina önemli bir eser oldugunu düsünüyorum.
Öncelikle su “Fethullahçilik” konusuna deginmek gerekiyor. Zira çok kisi bunu sormaktadir. Bu konuda bes alti makale yazdim. Isteyenler Yeni Akit Gazetesinin internet arsivinden çok rahatlikla okuyabilir. Kisaca bir daha özetleyelim:
Alican Türk isimli “Bati Çalisma Gurubu” davasinda yargilanan bir ögretmen subay, 1997 yilinda Yüksek Askeri Sura” kararini bularak bu iddiayi yapmistir. Biz o yillarda eslerimizin basörtülü oldugu gerekçesi ile ordudan atildigimizi zannediyorduk. Nitekim Bati Çalisma Gurubu kanun disi fisleme yaparak 28 Subat 1997 sürecinde birçok dindar subayi ordudan atmisti.
Ne ilginçtir ki ordudan atilan subaylarin en yogun oldugu dönem Necmettin Erbakan’in Basbakan oldugu dönemdir. Güven Erkaya gibi rakici generaller “siz iktidarda oldugunuzu zannedin; bu ülkeyi asil biz yönetiyoruz” diyerek on bine yakin askeri ordudan atmisti. Suçumuz ise “gözün üzerinde kasin var” misali “esinin üzerinde basörtüsü var” seklindeydi.
Ordudan atilmamizin resmi gerekçesini ancak 28 Subat Davasinda müsteki olarak müracaatim esnasinda ögrenmistim. Belgede gerçekten de “Fetullahçilik” ibaresi vardi. 17 Yasimdan itibaren Feto örgütü ile mücadele eden benim gibi birisi için bu belge büyük bir sürpriz idi. Iste; atilan diger asker arkadaslarim gibi herkese bir kulp takmak gerekmis bana da tombaladan “Fetullahçilik” iddiasi çikmisti.
Kaderin bir cilvesine bakin ki; Donanmada ve askeri ögrencilik yillarimda en az komünistler kadar Fetocularla mücadele etmistim. Çünkü namaz kilan bir ögrencinin ayakta kalmasi, en çok Fetoculari rahatsiz ediyordu.
O yillarda FETÖ örgütünün ima ile namaz adinda dinde yeri olmayan bir uygulamasi vardi. Asla namaz kilmaz ve kilanlari derhal vazgeçirmek için türlü türlü çirkin tezgahlar kurarlardi.
Hakli olduklari yönler de vardi. Zira 12 Eylül 1980 askeri darbesinin cunta lideri Kenan Evren’in namaz kilan askeri okul ögrencilerine karsi amansiz bir düsmanligi vardi. Defalarca televizyona çikar “netekim, askeri okullardan binlerce ögrenciyi attik” diye övünürdü.
Deniz Harp Okulunda da isler çok kötüydü. Sinifin en basarili ögrencileri hatta Deniz Lisesini birincilikle bitiren ögrencilerin hiç gözünün yasina bakilmamis “namaz kiliyor” diye askeri okuldan atmislardi. Bu yüzden ögrenciler benim namaz kildigimi görünce “aman ne yapiyorsun seni de okuldan atacaklar” diye beni korkuturlardi.
Fetocular benim açiktan namaz kildigimi görünce küplere biner “bu donkisota uymayin çok yakinda okuldan atilacak” diye kandil günlerinde dahi namaz kilan birkaç ögrenciyi korkuturlardi. Nitekim son sinifa gelinceye kadar bir Libyali ögrenci haricinde namaz kilan görmemistim. Demek ki çok gizli kiliyorlardi.
Ne gariptir; askeri okulda hiçbir arkadasim yoktu. Komünistlerle zaten çatisma halindeydik. Fetocular ise bütün dindar ögrencileri benden korkutmuslardi. Bir iki tane pervasiz ögrenci disinda hiç kimse ile konusmuyor arkadaslik etmiyordum.
Ögrencilik yillarimda en önemli arkadasim; Heybeliada mendiregindeki yildizlardi. Büyükada’dan gelen çam kokusu ve Marmara denizinin güzel manzarasi bana yetiyordu. Ders aralarinda ve özellikle dinlenme zamanlarinda mendirekte yürüyüse çikar ruhumu dinlendirmeye çalisirdim. Çok yorgundum zira bazi ögrencilerle yumruklu kavgalarim olmustu.
Deniz Harp Okulunda dördüncü sinifa geçince, Tuzla’daki yeni binaya tasindik. Son sinif ögrencisiydim ve Fetocularin iddialarinin aksine hala okuldan atilmamistim. Okul idaresi tasinma telasindan olsa gerek o yil benimle çok az ugrasti ve sonunda annecigimin dualari ile Deniz Harp Okulundan mezun oldum.
Subay oldugumda biraz daha rahat edecegimi düsünmüstüm. Fakat nerde? Hayatimin en üzüntülü yilini 1987’de yasamistim. Canim kadar sevdigim alti ögrenci 8 yil sonunda son sinifa geldigi yil; okuldan atilmisti. Darbeci Evren’in zoruyla yeni yasalar çikarilmis atilan askeri okul ögrencilerine akla hayale gelmeyecek agir yaptirimlar uygulaniyordu.
Istanbul’da Hücumbot Filosunda Atis Kontrol Subayi olarak görev yapiyordum. Çok geçmeden Deniz Harp Okuluna gitmem istendi. Iste burada ne olduysa oldu. Hayatim boyunca unutamayacagim sorgulama ve tartismalarla karsilastim. Dilerseniz bunu bir sonraki yazimda paylasayim, vesselam…
https://photos.app.goo.gl/dseXvuBpaSgyibJZ7
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —