Mücahit GÜLER

Tarih: 25.11.2020 12:07

"Ey Dipdiri Meyyit"

Facebook Twitter Linked-in

“Ey Dipdiri Meyyit”

        Ey dipdiri meyyit sözünü Bediuzzaman hazretleri söylemektedir. Bedenen diri ama ruhen ölü insanlari tasvir etmek için bu sözü kullanmistir. Üstadin bu sözünü biraz açalim. Insan iki yönlü bir varliktir. Bu ikisi beraber var olmalidir. Beden ölürse imtihan biter, ruh ölürse imtihanin bir anlami kalmaz. Ruhunu diri tutan beden Rabbinden gelen mesaji anlamis ve gerekliliklerini yerine getirmistir. Dipdiri meyyiti su sekilde anlatabiliriz: Akil tevhitten nasiplenmemisse, kalp muhabbetullah ile dolmadiysa bu kimse dipdiri meyyit sinifina dahildir. 

        Bu siniftan kurtulmak için bütün benligimizle ibadetlere sarilmaliyiz. Ibadetler ise çesit çesittir. Fikirsel, duygusal ve davranissal ibadetleri bir bütün halinde uygulamaliyiz. Akil kabini Islam ile doldurmaliyiz. Bu kabi bu sekilde doldurursak diger bütün ideoloji ve fikirlere karsi tedbir almis oluruz. Kalp kabini iman ile doldurmaliyiz. Iman ile dolan kalp ruhunun en derin kisimlarinda dahi bu imani hisseder. Davranissal konularda ise islam fikhini hayatimizda uygulayarak kendimizi gelistirmeliyiz. Bu üç konuyu birlikte uyguladigimizda ruhen dipdiri bir insan olmus oluruz.

      En çok konusulan ama en az amel edilen bir dönemde yasiyoruz. Seytanin ya Rabbi ben bu günahlardan beriyim dedigi, seytanin bile bazi insanlara euzu-besmele çektigi igrenç bir dönemde yasiyoruz. Böyle bir dönemde bakildiginda Allah’i hatirlatanlardan misin, seytana merhamet okutanlardan misin?

     Bugünün müslümanliginin misali televizyon kanalina benzemektedir. Televizyon kanalini degistirdikçe programlara göre ruh halimiz çok kisa bir sürede nasil degisiyorsa, yasadigimiz olaylara karsi da durusumuz bu kadar çabuk degismektedir. Modernizm insani ruhsuzlastirip olaylara karsi duyarsizlastiriyor. Bunun neticesinde ruhsuzlasan müslüman bir topluluk olduk. Zulümler, bela ve musibetler artik bizleri etkilemez oldu. Böyle sikintili bir zamanda akil ve kalp kabimizi koruyup ruhumuzu yasatmaliyiz. Bunu yapmazsak ölürüz. Ruhun canli kalmasi için kalp akli desteklemeli, eger desteklemezse din ideolojiklesir. Islami fikir olarak gören, fikren kabul eden biri oluruz. Bu ise bizi tekfirci, partizan, hizipçi yapar ya da islami bilen ama yasamayan biri oluruz. Akil kalbi desteklemezse samimi ama kullanilan bir müslüman olur. Bu iki örnegi ziyadesiyle çevremizde görmekteyiz. Bu tehlikeyle karsilasmamak için akil kabini tevhit ile, kalp kabini ise ihlas sigortasiyla koruma altina almaliyiz.

      Iki cami  arasi beynamaz olmaz. Gözü camii de olanin namazi kazaya kalir mi? En çok vakit harcadigin sey en çok sevdigin seydir. Ya aklini vahyin dogrultusunda kullanirsin esrefi mahlukat olursun ya da aklini vahyin önüne geçirirsin belhum adal (hayvanlardan asagi bir konuma düsmek) olursun. Tercih senin…? Bu yolda gaz ile bir yere kadar gidilir, sonrasinda fikren ve kalben diri bir ruha ihtiyaç var. Fikren ve kalben ölü olanlar, bu yolda nereye kadar gidebilirler, muhatabina ne kadar heyecan verebilirler? Bilgi ile amelin ayni dogrultuda olmasi gerekiyor. Bilgi arttikça amel azaliyorsa  nefis azginlasir. Nefsini terbiye etmeyen insanlar için koltuk ve makamlar “ego” sisirme makinesidir. Geldikleri makamlarda sadece insanlarin basina bela olurlar. Bir yerlere gelmek için Kur’an’dan ve Peygamberimizden uzaklasmamiz gerekiyorsa o yolda hayir var midir? Böyle olmamak için takva sahibi olmaliyiz. Allah’tan korkanlar; Allah’in kitabini anlayarak okurlar. Kitabimizi anlayarak ve yasayarak okursak Allah’in razi olacagi bir kul oluruz. Selam ve dua ile saglicakla kalin.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —