DR. VEHBI KARA

Tarih: 21.11.2021 22:40

Konya Suyolu Köprüsü ve Kanal Istanbul

Facebook Twitter Linked-in

CHP Genel Baskani Kiliçdaroglu ve ekibi, Kanal Istanbul’a karsi çikiyor yetmedi yabanci ülkelerin elçiliklerine mektup yazarak bu projenin yapilmamasi için resmen tehditte bulunuyor. Türk tarihinde böyle çirkin bir durum meydana gelmemistir. 

Bu derece öngörüsüz ve zavalli siyasetçileri bir kenara birakip ecdadimizdan örnek vererek denizcilik konusunda ne derece perisan bir duruma düstügümüzü izah etmeye çalisayim. 
Zira Kiliçdaroglu’nun akla ziyan çikislarina karsilik dogru dürüst cevap veren insanlara rastlayamiyoruz. 

Gerçi bozkir kültüründen gelen toplumlarin denizcilik kültüründen istifadesi az olmaktadir. Denizden korkan ve denizcilikle ilgili projelere olumsuz yaklasan CHP zihniyetinin durumu maalesef bu tarife uymaktadir.

Yillardan beri su sözün yanlisligini anlatmaya çalistim. “Türkiye üç taraftan denizlerle çevrili” diyerek söze baslayan insanlar var. Dogrusu su olmak gerekir: “Ülkemiz üç taraftan denizlere açilmaktadir”.

Çünkü denizler bir ülkeyi ve toplumu sinirlamaz bilakis bütün dünya ile iletisimini saglar. Allah’in milletimize sundugu üç taraftan denizlere açilma nimetini hala anlamakta zorluk çekiyoruz. 

Bu hususta denizcilerin payina düsen eksiklikler ve sorumluluklar da vardir. Denizlerin önemini yeterince anlatamiyoruz. Denizlerden yeterince yararlanamiyoruz. Sonuçta “Kanal Istanbul” gibi önemli projelerin önemini kavramak bir yana bunun insa edilmesine dahi karsi çikan insanlara rastlayabiliyoruz.

Örnegin Almanya, kisacik sahiline ragmen denizci bir ülkedir. Baltik ve Kuzey Denizine açilan suyollari ve kanalar sayesinde ülkenin tamamini denizci yapmislardir. Bosna Hersek Devleti 2 kilometrelik sahil seridi sayesinde yüzden fazla ülke ile ticari iliski kurabilmektedir. 
Kisaca söylemek gerekirse denizler bir ülkeyi sinirlamaz bilakis dünyaya açar…

Denizlerin önemini anlamakta güçlük çeken insanlara suyollarinin önemini anlatmak çok daha zordur. Bu ahmaklara izahatta bulunmak söz israfi olacaktir. 
Fakat bilmeyip de ögrenmek isteyen insanlarin bu yazimi dikkatle okumalarini tavsiye ederim. Zira Kanal Istanbul ve suyollarinin da önemi anlasilacaktir. 

Dünyanin hangi kitasina bakarsaniz bakin nehir yataklarinin islah edilerek gemilerin seyir yapmasina elverisli hale getirildigini ve waterway adi verilen suyollarinin insa edildigini görebilirsiniz. 
Elbette med-cezir yani gelgitler sonucunda nehir suyunun günde dört kez akis yönünü degistirmesi ve bu sayede ulastirma ve ticaretin gelismesi önemli bir konudur. 
Ülkemizde med-cezir çok az olup en fazla yarim metreye ulasmaktadir. Fakat okyanus kiyilarinda 9 metreye kadar sular çekilip yükselmekte ve bu hareketin sonucunda 7-8 denizmili sürate ulasan akintilar meydana gelmektedir.

Yillarca Avrupa, Asya, Güney ve Kuzey Amerika nehirlerinde yolculuk yaptim. Denizcilik hayatimin bir kismi bu suyollarinda geçti. 
Fransa’nin Sen, Arjantin Parana ve Çin’in Sari nehrinde iki gün boyunca süren seyirler yaptim. Bu nehirler, üzerinden aktigi ülkelerin ekonomisini canlandirmakla birlikte büyüklü küçüklü binlerce deniz vasitasinin yolcu ve yük tasimasina yardimci olmaktadir.

Denizcilikten anlamayan siyasetçi ve yöneticiler yüzünden ülkemiz ekonomik kalkinma yolunda yerinde sayarken dünyanin akli basinda insanlari, dev adimlar atarak denizciligi büyütme gayreti içine girmistir. 

Özellikle sahil seridi kisa olmasina ragmen Almanya suyollari sayesinde ticaretini güçlendirmektedir.  Baltik Denizi, Tuna yolu ile Karadeniz’e hatta suyollari ile Akdeniz’e açilabilmektedirler.

Dünya üzerindeki meshur bir örnekten yola çikarak isin boyutlarini anlatmaya çalisalim. Magdeburg Suyolu Köprüsü (Wasserstrassenkreuz Magdeburg) Avrupa'nin en büyük su köprüsüdür. Elbe nehrinin üzerinden geçen köprünün üzerinden yayalarla birlikte ayrica gemilerde geçebilmektedir. Yanlis duymadiniz bu köprü gemilerin geçisi için yapilmis olup “gemi köprüsü” de denilebilmektedir. 

Bir köprü ne için yapilabilir ki? Araba, hayvan, yük tasimaciligi veya tren... 
Fakat bu yapi köprü hakkinda insanin bütün bildiklerini unutturacak bir yapidir. Bir nehrin akisini saglamak için yapilmis bu köprü, Elbe nehrinin geçtigi Magdeburg Water Bridge bu maksatla insa edilmistir. 1997'de yapimina baslanmis 6 yil sonra 2003 yilinda hizmete açilmistir.

Önemli bir mühendislik çalismasi olan bu köprü, Elbe nehrinin istenilen güzergâhta Mittelland Kanali ile karismamasi ve üstüne üslük gemilerin üzerinden rahatça geçebilecegi sekilde tasarlanmistir. 

Almanlar bu köprüyü yaparak denizcilik konusuna ne derece önem verdiklerini bütün dünyaya göstermislerdir. 
Almanlara bu hayali veren ve nehrin üzerinden baska bir nehrin akitilmasi fikrini verenlerden bir tanesi ise Osmanli mühendisleridir. 

Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Fransa’da gördügü suyollarindan ilham alan Türk mühendisleri, aradan iki asir geçtikten sonra bu sefer Konya’da suyolu ile hem sulama hem de nehir tasimaciligi maksadi ile nehrin üzerinden nehir akitma fikrini projelendirip hayata geçirmeye çalismislardir.

Devrin Padisahi Sultan Abdülhamid Han, projeye destek vererek insaatin baslamasina sebep olmustu. Fakat simdiki “istemezükçüler” o dönemde de vardi. Sonunda bu projenin de bitirilmesine engel oldular. Zira temelleri atilan Konya Suyolu Projesi” ayni Volga-Don Kanali gibi yarim kalmistir. 

Ömer Faruk Yilmaz, bu konuda yazmis oldugu kitap ile bu projeye isik tutmaktadir. Kitabinda Beysehir Gölünden gelen suyun Çarsamba nehri üzerinden geçirilmesi düsünülmüstür. 
Bu maksatla nehir üstünden nehir geçirilmesi için bir su köprüsü insa edilmesi düsünülmüstür. Konya Ovasi Sulama projesi baslikli kitap bilim insanlarinin çalismalari için fevkalade güzel bir eserdir. 
Ayni zamanda Abdülhamid Han’in denizcilige verdigi önemi de göstermektedir. Öyle ki Padisah, dünyada o güne kadar örnegi bulunmayan su köprüsünü de planlamis nehir üstünden nehir akitarak ticaretin gelisecegini düsünmüstü. 

Türklerin hayal ettigi ve projelendirdigi önemli denizcilik islerini Almanlar hayata geçirmistir. Denizalti gemisinden tutun; ticaret savasi stratejilerine kadar yarim biraktigimiz birçok isi tamamlayip hayata sokmuslardir. 

Örnegin Hamidiye Krüvazörünün Akdeniz’deki harekati dillere destan olmus Almanlara “ticaret savasi” konusunda ilham vermistir. 
Ayrica Konya Su köprüsünün benzerini Magdeburg’ ta insa edip kullanima açmislardir. 
Iste bu denizcilik endüstrisindeki basarili ve sonuç alan gayretlerinden dolayi Avrupa’nin en güçlü ekonomisine sahip devleti olmuslardir.

Ülkemizde birçok nehir suyolu tasimaciligina elverisli olsa da ne yazik ki bozkir kültürünün egemen olmasi ve “denizciligi bogazda raki içmek” olarak algilayan zavallilar yüzünden hiçbir suyoluna sahip olmadan 2020 yilina gelmis durumdayiz. 
Tuna nehrini ticari maksatli oldugu kadar askeri yönden de ustaca kullanan cihan devleti Osmanli’dan hiç ders alamadik. 
Sultan 2. Abdülhamid’in projesinden ise hiç habercigimiz bile olmadi. 

Abdülhamid Han, savaslarla ve Bati meftunu anarsistlerle ugrasmaktan bu projesini hayata geçirememistir. 
Denizden korkan ve anlamayanlar da bu isin bir baska yönüdür. Fakat 90 yil sonra bunu Almanlar basarmistir. Iste simdi suyun üstünden köprülerle gemi geçiriyorlar. Onlara bu ilhami Abdülhamid Han verdi desek; hiç de yanlis olmayacaktir. Beysehir Gölü'nden gelen sular, Çarsamba Çayi üzerinden su köprüsü ile geçirilecekti. (#Osmanli'nin #Konya Ovasi Sulama Projesi/Çamlica Yay)Beysehir Gölü'nden gelen sular, Çarsamba Çayi üzerinden su köprüsü ile geçirilecekti. (#Osmanli'nin #Konya Ovasi Sulama Projesi/Çamlica Yay) Beysehir Gölü'nden gelen sular, Çarsamba Çayi üzerinden su köprüsü ile geçirilecekti. (#Osmanli'nin #Konya Ovasi Sulama Projesi/Çamlica Simdiki yöneticiler de ne yazik ki suyollarinin önemini hala idrak edemiyor. 

Cumhurbaskani Erdogan’in “Kanal Istanbul” projesi aradan 11 yil geçtikten sonra nihayet temel atma asamasina gelmistir. 
Bu çok önemli projeye akil almaz gerekçelerle karsi çikilarak engel olunmakta hantal bürokrasi sayesinde devamli sekilde savsaklanmaktadir. 
Bu konuda Abdülhamid Han’in ne derece ileri görüslü oldugu ve Kanal Istanbul’un önemi defalarca kaleme alinmistir. Ibret alinmadigi gibi daha nice yarim kalmis ve bürokratlarin dar görüslülügü nedeniyle vazgeçilmis suyolu projeleri vardir. 

Izmit Körfezini Sakarya nehri araciligi ile Karadeniz’e baglayacak proje bunlardan bir tanesidir. Meriç nehrinin Edirne’ye suyolu ile baglanmasi ve bu sayede bölge ekonomisinin gelismesi mümkündür. 
Saroz körfezine yapilacak bir kanal ile Çanakkale Bogazi kolayca geçis için düzenlenebilir. Fakat bunlari hayata geçirmeden önce kafalari denizcilige alistirmak gerekmektedir.

Dünyada ve ülkemizdeki ekonomik gelismelerin artmasi ve lojistik merkezi meydana getirilmesi Waterway gibi suyollarinin insasi sayesinde olacaktir. Ülkemiz deniz ticaretinin son yillardaki degisimi ve dünyadaki konumunu güçlendirmek için neler yapilmasi gerektigi sorusuna en güzel cevap “Kanal Istanbul” projesidir.

Avrupa haritasi incelendiginde binlerce mil uzunlugunda suyollari göze batacaktir. Sadece Avrupa degil, Amerika, Asya kitasi dahi suyollari ile kaplanmis olup Türkiye ne yazik ki bu konuda çok geç kalmistir. Hatta hâlâ sifir noktasindadir. Karadeniz ve Marmara'nin yapay bir bogazla birbirine baglama fikri 16. yüzyildan bu yana 6 kez gündeme gelmis fakat basarilamamistir. Günümüzde oldugu gibi…

Istanbul’daki nüfus yogunlugunu yüzünden kaynaklanan sehircilik problemlerine fayda saglamasi ve basta trafik sorunlarinin çözülmesi olmak üzere çok büyük gelismeler için Kanal Istanbul’un hayata geçmesi gereklidir. 

En az bunun kadar önemli diger bir konu ise denizcilik kültürünün gelismesi ve ülkemizin stratejik olarak cografyanin verdigi firsatlari degerlendirmesi konusundaki anlayis degisikligidir, vesselam…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —