Geçen hafta sonu Türkiye’mizin önemli Sivil Toplum Kuruluslarindan biri olan Üniversite Ögretim Elemanlari Dayanisma Derneginin (ÜNDER) toplantisina katildim. Üniversitelerimizin gönüllü rektörleri, dekanlari ve ögretim üyelerinin katildigi ve 1.5 gün yogun bir programin oldugu toplantida herkes üniversitelerimizin problemlerini dile getirdiler ve kendi açilarindan çözüm yollarini sundular.
Zevkle dinledim ve üniversitelerimizin geleceginden ümitvar oldum. Bolca da notlar aldim.
Rektörler kendi açilarindan dertli, ögretim üyeleri de kendi açilarindan dertli idi…
Herkes en güzelini yapma telasinda idiler.
Kadrolasmanin liyakate ve eksikliklere göre yapilmasi üzerine hemen hemen herkesin dogru vurgu yapmasi takdire sayandi. Yanlis yapanlar ölçümüz degildi tabi ki. Bir kisinin yanlisi tüm üniversitelere mal edilemezdi…
Meslek yüksekokullarinin çok daha aktif olmasi gerektigi, istihdam alanlarinin çok daha verimli kullanilmasi ve eksikliklerinde giderilmesi, o bölgedeki is sahalarina göre bu okullarin açilip ögrenci yetistirilmesi elzemdi. Bu konu uzun uzadiya konusuldu.
Egitim fakülteleri ile Fen Edebiyat fakültelerin problemlerinin hala çözülememesi ve kimsenin elini tasin altina atmamasi önemli notlarim arasinda idi. Ivedilikle bu problemin çözülmesi ve formasyon egitimlerinin daha gerçekçi ve paraya dayali olmamasi gerekmektedir notunu düsmüsüm. Zaten parasiz olan ögrencilerimize birde formasyon parasini yüklemek acimasizlik olsa gerek. Temel bilimler ne kadar kaliteli olursa o ülkenin bilimi de o oranda gelismektedir. Temel bilimlerin degerinin düsmesi ileride dönülemeyecek problemlere de yol açabilir.
Hala ikinci ögretimlerin oldugu fakültelerin oldugu da notlarim arasinda idi. Su zamanda ikinci ögretimlere ihtiyaç var mi? Merak ediyorum dogrusu.
Hemen hemen herkesin ortak dili “iyi egitim verelim, kaliteli ögrenci yetistirelim” vurgusu çok önemli idi. Bunun için de iyi egitim almis ve yetismis ögretim elemanlari ve fiziki sartlarinda iyi olmasi gerekmektedir.
YÖK’ün daha önce uygulamaya yönelik yaptigi 3’er aylik yurt disi programlarina tekrar dönülmesi ve her ögretim elemaninin yurt disi deneyiminin olmasi gerektigi de dogru bir yaklasimdi. Hem dilini gelistirme hem de yurt disi tecrübesi olma ögretim elemaninin kalitesini artiracaktir.
Hatta doktora egitimlerde 2.danismanin yurt disindan olma zorunlugu da getirilebilir tavsiyesini yabana atmamak gerekmektedir.
Ögrenci kulüplerinin aktif olmasi ve ögrencileri sosyal alanlarda da aktif görmek isteyisimiz de çocuklarin ders disinda nefes almalari bakimindan önemli idi.
Yanlis kadrolasma sonucunda liyakate göre atama yapilmadigi için idarecilerin tikandik demeleri de çok önemli bir nokta idi. Yine ayni cümleyi sarf etmemiz gerekmektedir. “liyakate göre atama yapmak”…
Hizmet içi egitimlerinin siklastirilmasi ve eksik görülen noktalarda bu egitimlerin verilmesi gerekmektedir.
Sorusturmalarin çok vakit almasi, misafirler, toplantilar vs. bunlar cidden çok vakit aliyor ve gerekli çalismalarimizi yapmaya zaman bulamiyoruz serzenisi de dikkate degerdi.
Bir rektörümüzün;
Rektörlük mülakatinda “bu zamana kadar idarecilik yapmadim ama nasil kötü yönetici olunur, nasil yönetici olunmaz onu bilirim” cümlesi bizleri derin düsüncelere daldirmisti. Herkesin ah çektigini hissediyorum. Bir de “bir rektörün yaptirim yetkisi yok ama yaptirmama yetkisi çok” demesi de bizlere tebessüm ettirmisti.
Bu yüzden rektörlük atamalari çok hassas bir konu idi, ülkemiz ve üniversitelerimiz için en dogru olacak sekilde ele alinmali ve uzun toplantilar, çalismalar yapilmasi gerekmekte idi.
“Bir rektör kadar ögretim üyeleri de üniversitelerinde ve çevresinde aktif olursa o üniversite belli bir noktaya gelebilir” cümlesi de takdire sayandi.
Ödül tesvik programlarinin siddetle desteklenmesi, yurt disi lisansüstü programlarinin takip edilmesi de tavsiye niteliginde idi.
Maltepe Üniversitesi Rektörü Sayin Prof. Dr. Sahin Karasar’in ev sahipliginde 9-10 Ekim 2021 tarihlerinde düzenlenen “Yüksekögretim Degerlendirme Çalistayi” benim açimdan çok verimli geçti. Bu tip toplantilarin hem YÖK nezdinde hem de sivil toplum kuruluslarinda çogalmasi ve ortak akil toplantilarinin düzenlenmesi gerekmektedir.
Kisacasi, Üniversitelerimiz hak ettigi kaliteye gelmeli!
Üniversite Ögretim Elemanlari Dayanisma Dernegi baskani Prof. Dr. Muhammed Kurulay’in ve yönetim kurulunun cesaretli çalistaylar yapmalari ve üniversitelerimizin sorunlarini dile getirmesi çok önemli adimlar. Eminim ileride böyle gönüllü kuruluslarin tavsiyeleri ile dogrular bulunulacaktir. Emegi geçen basta dernek baskanimiz ve ev sahibi Maltepe üniversitesi rektörü olmak üzere herkesi kutluyorum.