Seyyah IMRAN

Tarih: 13.10.2021 08:32

BIR MÜSRIGE ILK TEBLIG

Facebook Twitter Linked-in

 Bugün Zümer suresini okurken 3. Ayete geldigimde, zamanda beni geriye götürdü… Zümer 3: Halis inancin yanliz Allah’a yönelmesi gerekmez mi? O’ndan baskasini dost ve koruyucu edinenler, “ biz bunlari sirf bizi Allah’a daha çok yaklastirsinlar diye kulluk ediyoruz (derler)…”  Iste bu ayeti okuyunca bilincim zamanda geriye gidip, kendimi (yesil koltugumun) üzerine oturmus elimdeki telefonla mesgulken bir ayet gözüme çarpar…Okumadan geçmek saygisizlik olur deyip, geri gelirsin ve okumaya baslarsin. Bir anda sanki koltuk on siddetinde bir depremle sarsilmaya baslar..!!!! Bilincindeki binlerce kalinligindaki buz daglarindan olusan duvar tuz buz olmustur..!!!! Çünkü o ayetteki müsrigin sen oldugunu anladigin andir o an.. (Rasul Muhammed’in tebligini duydugun ilk an!!) Elimdeki telefonu firlatip ayaga kalkmistim, odanin ortasinda nasil yani deyip duruyordum. Kulagima sadece “ Biz bunlara sirf bizi Allah’a daha çok yaklastirsinlar diye kulluk ediyoruz derler” sözü yankilaniyordu!!!! Bilincimde ise çocuklugumdan beri atalarimin bana ögrettikleri , gösterdikleri, söyledikleri ve sana ögretilen veliler,evliyalar yüzü suyu hürmetindeydi.. Bir ise baslamadan önce onlara gidilip dua edilir, adaklar adanir, su zatin yüzü suyu hürmetine istenir, onlar araci edinilirdi. Allah duani daha çabuk kabul etsin diye… Anan, atan böyle yapti, sana böyle ögretti, ne vardi ki bunda degil mi???? Ne güzel iste duan kabul edilsin diye bir sürü seçenek sunulmustu. Biraz canin sikilinca isler ters gidince ev, araba, çocuk istediginde gidilir onlarin kabrine dualar edilirdi, orda yatanin kim oldugunu bile bilmeden.!! O zatin yüzü suyu hürmetine dersin istersin Alllah’tan. Birde anlamadan üç Yasin okursun (üç çok önemli nedense) hiç sorgulamazsin senin için önemli olan, duanin çabucak kabul edilmesi, isinin görülmesidir. Iste bu düsüncelerle odanin ortasinda kalakalmistim. Çünkü o ayetin konustugu müsrik bendim.!!! Ayette kendimi görmenin sokunu yasiyordum. Bu çok sarsici sok edici birseydi.. ALLAH’IM nasil yani ben simdi müsrikmiyim?? Deyip duruyordum.. Döndüm ayete bir daha baktim, evet benim o.. ayetteki müsrik benim!!! Ben o ayetteki müsriklerin yaptigi seyleri din diye yapan ve o zihniyete sahip bir müsriktim.. Çok sarsiciydi çoookkkk, anlatilmasi zor, yasanmasi zor bir andi benim için. Aslinda vahiyle dogdugum andi o an, her dogum gibi sancili sonrasi çok güzel ama o dogum ani çok agrili acili..!!! Hep söylenirdi aslinda “SIRK” çok büyük günahtir diye.. Tabi ama o sirk kosanlar, hep mekkkeli müsriklerdi. Hiç bir zaman üstümüze alinmazdik. Sirk kosmaktan hep Allah’a siginilirdi. (Sirk kosarak sirkten Allah’a siginmak) nasil bir akil tutulmasiydi..!!!! Insanin Allah’in müsrikler necistir ( pistir) dedigi kisinin kendisinin oldugunu anlamasi, din diye yaptigi seylerin sirk oldugunu ögrenmesi ahhhh çok zordu. O an sanki çiplak kalmistim, dinim gitti elden soku vardi üstümde, küçük bir çocuk gibi (yesil koltuguma) büzüsüp, peki ben simdi napicam diye aglamaya baslamistim:((( Herseyin basladigi yer aslinda, benim hiram (yesil koltugum) ondan sonra bütün müsriklerle ilgili ayetleri bulmaya basladim. Ayetleri bulup okuduktan sonra daha çok agliyordum. Mesela su ayet… ARAF 10: “Iyi bilin ki Alllah’tan baska yalvarip yakardiginiz kimselerde sizin gibi yaradilmis varliklardir.”   ARAF 3: “Rabbinizden size indirilene uyun. O’nun berisinden bir takim velilerin ardina düsmeyin!! Siz ne kadar da az ögüt aliyorsunuz…”  Alllah’in sözleri bilincime balyoz gibi vuruyordu!! Sadece Alllah’i Veli(dost) edinmek O’ndan baska kimseyi Veli(dost) edinip onlari tanrilastirmamak gerektigini bu ayetler çok net söylüyordu. Ben her ayette müsrikligimle bir daha yüzlesiyordum. Akledememenin ne oldugunu anliyordum. Akilsizligimi zerrelerimde hissedip, düsünememenin gerçekligiyle yüzlesiyordum. Utanç, mahcubiyet, aklini kullanamamanin hazmedilemeyisini yasiyordum. O dönem namaza durdugumda, ne yapacagimi bilemiyordum.. çok utaniyordum!! Fatiha’yi okurken, “Yanliz sana inanirim, yanliz senden yardim isterim, yanliz sana siginirim” diye dudaklarimdan dökülürken, bilincim kendi münafikligiyla yüzlesiyordu. Allah’im diyordum, ben Senden baska kimlerden medet umdum, araci koydum, ne ortaklar kostum sana utancimdan yerin dibine giresim geliyordu..!!! Bazen de kiyamda Fatiha’yi bile okuyamiyordum, öylece duruyordum.. hiçbir sey söylemeden, gözlerim kuru ama kalbim agliyordu, tövbem kalbimin göz yaslariydi… Ne yapacagimi, kendimi nasil affettirecegimi bilemiyordum. Isteee böyle zamanini bilemedigim, benim için uzun zor bir dönemdi. Tabi bu arada vahiy bilincide insaaya baslamisti, temeller bir bir atiliyordu. Artik bir yerden baslamaliydim. Bir gün abdestimi alip, huzura (namaza) durup, namazimin içinde selam vermeden önce, Rabbimin sahitliginde “Kelime-i Sehadet” getirdim. Rabbimden özür diledim ve dedim ki….Yarabbim yoktur senden baska ilah, dost,veli, otorite…senden baska bütün otoriteleri reddediyorum. Ve yine dedim ki, Sehadet ediyorum Allah’im Muhammed senin kulun ve rasulündür. Ben Muhammed’e inen dine iman ediyorum. Ve sana hiçbir seyi ortak kosmayacagima söz veriyorum. Bu vahiy senin katindandir. Muhammed dogru söylüyor..O yalanci degil, o bir sair degil, o büyülenmis degil… diye Allah’a söz verdim. Kelime-i Sehadet Allah’la sözlesmektir. Rabbim imanimi ispat etmek için bana zaman veririmisin. Eyy Rab (terbiye eden egiten, ögreten) ögrenmeyi ögreten, sevgiyle merhametle ögreten, bana dinimi ögretirmisin… diye dua ettim. O kadar çok ögrenecegim bilgi vardi ki, yani kisacasi hiç birsey bilmiyordum, dinimi yeni ögreniyordum. Ögrendikçe sasiriyordum!!! Hatta geceleri böyle evdeki herkez, yemegini yesin, çayini çuyunu içsin, odalarina gitsinlerde, ben Kuran’la basbasa kalayim diye dört gözle beklerdim. Sanki geceleri Kuran’la bulustugumda Hz. Muhammed’in evlerde ilk teblig edisinin hissiyati vardi içimde. Sanki bende oradaymisim gibi ögrenmenin mutlulugunu yasiyordum. Rasul Muhammed’i taniyordum. Onca yil bana anlatilan Muhammed’le, Kuran’dan tanidigim rasul Muhammed çok farkliydi. Kuran’daki rasul Muhammed insandi, ulasilabilinirdi… Vahiyle hem kendi bilincini hem etrafini insaa etmeye çalisan mücadele eden, yorulan, uyari alan, motive edilen, övülen, Allah tarafindan desteklenen bir rasul Muhammed vardi. Ben o Muhammed’i çok sevdim. Çünkü gerçekti. Yüce Allah’in gönderdigi rasulüydü. Simdi rasul Muhammed’in tebligini isitmeden, duymadan yani Kuran’i anladigimiz dilde okumadan, anlamadan onun rasullügüne nasil sahit olabiliriz ki!!! Onun teblig ettigi vahiyle putlarimizi kirmadan nasil rasullügüne sahit olabiliriz ki!!! Sadece Muhammed ismi geçince gözlerini kapatip, elini kalbinin üstüne koyarak yapilan artistik hareketlerle sahit olabilecegimizi mi ZANnediyoruz… bu çok münafikca olur… Demem odur ki, Yüce Alllah’in vahyini anladigimiz dilde okuyalim, düsünelim, akledelim, tefekkür edelim ve Hz. Muhammed’in rasullügüne gerçek sahitlerden olalim… Selamlar, sevgiler…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —