MEHMET NURI YARDIM
Tarih: 23.09.2021 01:42
DUA VE EDEP
Medyanin gündemindeki bazi konusmalara ve yazilara bakiyor, hayrette kaliyorum. Kimileri ne kadar gereksiz mevzulari tartisip duruyor. Ama bunu bazi çevreler kasitli yapiyor. Hükümeti yipratma adina özellikle Diyanet Isleri Baskani’na satasmak için bahane ariyorlar. Bunu kendisine vazife edinen bir iki gazete ve televizyon var. Bunlarin politikacilari, hiçbir seye inanmiyor, inananlara da tahammül edemiyorlar. Lâkin samimi degiller. Yeri gelir çarsafli seçmene rozet takmayi kurnazlik kabul ederler sonra da vatandasin kilik kiyafetine müdahale eder, duasina karisirlar. Kafalarinda kurduklari ‘ikna odalari’ var. Bu arizali bakisa göre, tesettürlü her kadin potansiyel tehlikedir. Artik millî bayramlari, sehir ve ilçelerimizin kurtulus günlerini de ‘firsat’ sayip bunun için kullanmaya basladilar. Kutlama, kullan! Önümüzde 29 Ekim var, ardindan 10 Kasim gelecek. Göreceksiniz pusuya yatmis ayni güruh, imamlari gözetleyecek, hutbeleri didikleyecek ve istismara baslayacaklar. Ancak kimseyi kandiramiyor ve rezil oluyorlar. Bu hastalikli kafadan millet çok çekti ama sükürler olsun ki rahmetli Adnan Menderes, merhum Turgut Özal ve simdi de Cumhurbaskanimiz Recep Tayyip Erdogan’in getirdigi dinî hürriyet ortami sayesinde vatandas rahat. Kimi politikaci, kimi yazici, kimi de sanatçi geçinen bu kimselerin bozuk ruh hâllerine sasirmiyoruz, zira alistik. Fikirden yoksun olduklari için hakaret ediyorlar ve hukuk eliyle de hak ettikleri cezayi aliyorlar.
Gazetelerine bakin bütün köse yazarlarinin laflari ayni terane. Çiziktirdiklerine gülüp geçiyorum. Bazen de tamam diyorum bu adamlar böyle feveran ettigine göre demek ki isler iyi gidiyor, öyleyse mesele yok. Aksine bunlar durumdan memnun kalsalardi iste o zaman hâlimiz yamandi. Sükrediyorum. Bu müzmin muhaliflerin ömür boyu süren karamsar ve karanlik yaklasimlarina asinayiz. Fakat bazi dindar görünen ve milliyetçilikten uzaklasip ‘ulusalci’ çizgiye geçenlere dikkat ediyorum ‘laikçi’ kesimle âdeta yarisircasina Ali Erbas Hocaya çatiyorlar, Cumhurbaskani’na satasiyorlar. Çok basarili olan TRT’ye veryansin ediyorlar. Ne var ki, Mevlâna’ya ve Mevlevilige hakaret edenlere, ‘Mavi Vatan’imiza dil uzatanlara tek laf etmiyorlar. Tesettürlü vatandaslarimizi savunmaya gerek duymuyorlar. Her sey bir yana Ayasofya’nin ibadete açilmasina ve Karabag’in kurtarilmasina sevinemediler. Niçin? Çünkü bu sevinci açik etseler hükümete ve Cumhurbaskani’na yarayacak. Bir insan kafasini böyle kuma gömebilir mi, anlayabilmek mümkün degil. O zaman muhafazakârliginiz nerde kaldi efendiler, sagciliginiz nereye uçup gitti? Ya bir maske gibi kullandiginiz ‘Islamci’ tavriniz hangi uzak iklimlerde? Bir zamanlar hasim bellediginiz eski Marksistlerle el ve güç birligi içinde ‘müzmin muhaliflige’ soyunurken vicdaniniz hiç mi sizlamiyor? Darbeci generallere selam duracak derekeye düserken Muhsin Yazicioglu’nu hatirlamaz misiniz? Yaziklar olsun. Körü körüne muhalefet demek ki böyle acinacak bir durum. Allah akil fikir versin. Bu arada terbiyeden uzaklasip agzini bozanlara ahlakin temelini hatirlatmak isterim: “Sana yapilmasini istemedigin bir seyi baskasina yapma.” Öyleyse sanal âlem siperine saklanip saga sola çatanlara da ilaç niyetine iki kitap tavsiye ediyorum. Münevver Ayasli ve Ragip Akyavas’in Edeb Yâ Hu isimli eserlerini okurlarsa iyi olur. ABD’deki muhtesem Türkevi’nin açilisinda dua eden Ali Erbas Hocamizi da, ayni göreve yeniden getirilmesi dolayisiyla kutluyorum. Hayirli ugurlu olsun. Zor ama kutsal görev! Unutmayalim: 15 Temmuz ihaneti, minarelerden okunan selalarla ve eldeki bayraklarla önlenmisti.
PARA, IMAN VE VIRÜS
Bu konuya pek girmek istemezdim ama mecbur kaldim, düsüncemi söyleyecegim: Elbette hiç kimse zorla asi yapilmamali. Ama asi olmak istemeyenler de hiçbir sey yokmus gibi toplumun içinde pervasizca dolasmamali. Çevrelerine de asisiz olduklarini mertçe söylemeli. Bu isin sakasi yok! Siz koronaya, virüse, asiya inanmayabilirsiniz. Ama inananlara saygili olmaniz gerek. Bu titizlige riayet, kul hakki geregidir. Ben sahsen asi olmayan yakinlarim ve dostlarimla bu dönemde görüsmüyorum. Benden kimseye, kimseden de bana zarar gelsin istemem. Egitimci yazar Ahmet Marasli’dan dinledigim bir fikra ile biraz tebessüm edelim: Birisi Ahmet Hoca’ya der ki: “Eskiden para ile imanin kimde oldugu bilinmezdi, simdi buna üçüncüsü eklendi.” Hoca, “O da ne ki?” diye meraklanir. Arkadasi su cevabi verir: “Artik söyle deniliyor: Paranin, imanin ve virüsün kimde oldugu bilinmez.”
Hani eskiden imam efendi, camide namazi kildirirken müminlere “Haydi cemaat, saflari siklastiralim.” diye sesleniyordu ya. 11 Mart 2020 tarihinde baslayan salgin dolayisiyla imamlar bu istekte bulunamiyor. Aksine saflarin arasina mesafe konulmasini hakli olarak talep ediyorlar. Hakikat bu. Simdilik saflari siklastiramiyoruz ama bu, yürekleri siklastirmamiza engel degil. Belki bu geçici dönemde söyle diyebiliriz: “Haydi dostlar, gönülleri siklastiralim.”
Milat Gazetesi, 22 Eylül 2021
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —