ZÜLEYHA ÇAĞLAYAN

Tarih: 05.09.2025 22:33

ADEM METAN SORDU, SÜLEYMAN SOYLU TÜM SAMİMİYETİ İLE CEVAPLADI…

Facebook Twitter Linked-in

 Geçtiğimiz günlerde Adem METAN’ın Süleyman SOYLU ile yaptığı söyleşi sadece fragmanları ile bile fırtına etkisi yaratmış, fragmandaki üç beş cümle üzerinden senaryolar devreye girmişti. Programın tamamı dün sabah saatleri itibarı ile önce Adem METAN’ın YouTube  kanalında  gösterime girdi ,  sonra da neredeyse tüm haber sitelerine düştü. Söyleşideki başlıklar çok dikkat çekiciydi. Bir önceki dönem İç İşleri Bakanı İstanbul Milletvekili Sn. Süleyman SOYLU  Siyaset akademilerinde ve üniversitelerin siyasetle ilgili bölümlerinde  ders niteliği taşıyabilecek tespitler ve değerlendirmelerde bulundu. İzleyici için duruşundaki netliği, samimiyeti, kendine güveni fark etmemek neredeyse imkansızdı. İç siyasete ve dünya siyasetine ilişkin fikirleri ve durum tespitleri ise yol ve yön gösterici nitelikteydi.

İki gündür yerel ve ulusal basında bu görüşme üzerinden yapılan değerlendirmeleri inceliyorum. Analizlerin büyük bölümünün  “siyasete devam edip etmemek” kararının irdelenmesi ile sınırlı kalması gerçekten çok üzücü. Çünkü bu görüşme ve içerdiği tespit ve analizler  sayfalarca yazı yazdırabilir işinin ehli gazeteci/ yazarlara.

Programın tamamını izlediğimde Sn. SOYLU için daha önceki yazılarımdan birinde kullandığım “Tekamüle ermiş bilge siyasetçi” betimlemesinin kendisine ne kadar yakıştığını fark edip gözlemlerimdeki yeterliliğim nedeni ile mutlu olurken Sn.Soylu’nun  aktif siyasette geçirdiği zamanı “kafi” görmesi nedeni ile üzüntü duydum şahsen. Bu birikime sahip, bir duruşu, fikri, davası olan bilge bir siyasi değerin kaybı memleketin, milletin kaybıdır.

“NEREDE DURACAĞINI BİLMEK, GERİ ÇEKİLMESİ GEREKTİĞİNDE ÇEKİLMEK, VAZGEÇEBİLMEK GEREK”

Sn. SOYLU görevde olduğu ve olağanüstü pek çok sıkıntının yaşandığı bakanlık dönemindeki özverili çalışması ile hizmet çıtasını oldukça yükseltmişti malum. Aklımızdaki devlet adamı, bakan algısı onun sınır boylarında, karakollarda, Doğu ve Güneydoğunun adı mahrumiyetle ve terörle anılan ücra alanlarında, sel ve deprem bölgelerinde kadrajlara yansıyan görüntüleri  ile altüst olmuştu. Haddizatında o hem “bizden” olmayı hem de “devlet” olmayı başarabilen nadir bakanlardandı. Bu halkın içinde çok büyük bir karşılık buldu. Kendisine duyulan bu muhabbet ise kimileri için kabus haline geldi. Sohbette işlenen konulardan biri bu derin muhabbeti kırmak ve kendisinin önünü almak için sosyal medyada, basın/ yayında aleyhine başlatılan itibar suikastleri idi. Bunları başlatan ve finanse ( !) edenlerin bertarafı ile yoğunluğu azalan bu asimetrik medya saldırıları Sn. Soylu’ yu oldukça yıprattı.

Kanaatimizce aktif siyasetten çekilme kararının ardında bu yorgunluğun ve yalnız bırakılmışlığın payı bulunmaktadır.

Konu buraya kadar gelmişken bütün bunların faillleri ve yaptıkları ile ilgili  yorumumu tekrar etmekte fayda görüyorum: Eğer bir alt yapınız yoksa kendi yetersizlikleriniz ve silik profiliniz ile başa çıkmanın en kolay yolu etrafınızda ışıldayan vizyoner insanları karalamak, itibarsızlaştırmaktır. Sn. Süleyman SOYLU’nun başına gelenlerin büyük bir kısmı elinde büyük bir trol ordusu, ücreti mukabili haber yapmaya, yazıp çizmeye elverişli  bir medya/basın kitlesi  ve tüm bunları karşılayabilir maddi kaynağı bulunanlar tarafından  yönlendirilmişti. Yazılarımda hukuki gerekçe ve dava konusu olmaması için genellikle isim belirtmem. Ancak betimlemelerdeki yeterlilik kimden bahsettiğimin zaten anlaşılmasına neden olur. Buradan hareketle son demde hiç şaşmayan ilahi adaletin tecelli ettiğini; başkalarının ışığından rahatsız olarak onların  itibarı ile, haysiyeti ve saygınlığı ile oynayanların nasıl zelil hallere düştüğünü hep birlikte gördük. Diğer bir odak ise kendisinin de işaret ettiği gibi onu istenmeyen adam ilan edenlerdi.

Bu arada şunu söylemeden geçersem de içimde kalacak. Bundan üç sene öncesinde Sn. Soylu ile aynı kareye girmek için kırk takla atıp, methiyeler dizenlerin iyi gün dostu(?) olduğunu da, malum zihniyet karalama kampanyası başlattığında büründükleri derin sessizlikle hep birlikte anlamış olduk .

Bu ülkede maalesef cumhuriyet tarihinden daha yaşlı bir ihanet çetesi ile birlikte yaşıyoruz. Bizimle, bizler gibi görünerek yaşayan bu insanlar batı ile paslaşarak beşinci kol faaliyetleri ile Türk siyasetini yıllarca dizayn ettiler. Yıldızını söndürmek istedikleri siyasetçiyi yazılı ve görsel medya ile ( şimdilerde sosyal medya da eklendi) bu mümkün olmazsa darbeler yolu ile bazı özel durumlarda daha ileri giderek kaza süsü verilmiş infazlar ile saf dışı bıraktılar. Hepimizin malumu olduğu üzere Sn. SOYLU’ya da Bakanlığının son dönemlerinde ve bakanlığı  bıraktıktan sonra orantısız bir itibar suikasti başlatıldı. Hakkında binlerce asılsız haber yapıldı. Şimdilerde fonlandıkları ortaya çıkmış onlarca gazete/gazeteci ücreti mukabili saldırdılar ona.

Ve sonuç itibarı ile Sn. SOYLU verdiği hizmetin farkında olarak hayatına fikir adamı olarak devam  etme kararını aksinin “rol çalmak” olacağını da ekleyerek pek çok platformda olduğu gibi bu programda da dile getirdi.

“TEVEKKÜL EDİP ALLAHA SIĞINDIM, SABIR DİLEDİM”

Söyleşi esnasında bir çok insanın tahammülünün imkansız olduğu bunca saldırıya dayananma gücünü Allahtan aldığını söyleyen Sn. Süleyman SOYLU sahip olduğu tevekkül bilincini kısaca “Allah’a sığındım ve sabır diledim” şeklinde özetledi.

“ANNEM BENİM İÇİN -SÜLEYMAN BENİM- DEDİĞİNDE ONUN GÖZÜNDEKİ YERİMİ ANLADIM

Zaman zaman duygusal anların yaşandığı söyleşinin SOYLU’nun çocukluğu , annesi ve babası ile ilgili kısımları ise hem kendisine hem de izleyicilere kısa süreli duygusal bir savrulma yaşattı.

“TÜRKİYE’NİN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A 7-8 YIL DAHA İHTİYACI VAR”

Gerek terörsüz Türkiye idealinin tamamlanması, gerek Türkiyenin kendi savaş uçağını, kendi uçak motorunu yapabilmesi, hava savunma sisteminin tamamlanabilmesi , nüfustaki demografik bozulmanın düzeltilerek aşağı ivmeli hareketin yukarıya çekilmesi için batının diş geçiremediği tek lider olan Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’ın 7-8 yıl daha Türkiyenin başında kalması gerektiğine inandığını söyleyen Sn. Süleyman SOYLU ondan sonrasının ise onun varlığında tartışılmaması gerektiğini belirtti. Ez parantez gelenekçi bir yapısı bulunduğundan sonrası için Recep Tayyip ERDOĞAN’ın işaret ettiği kişiye koşulsuz destek vereceğini belirtti.  

SİYASET PARTİ İÇERİSİNDEN OLDUĞU KADAR DIŞARIDAN DA BESLENMELİ

Söyleşinin  Ak partiye yeni katılımların değerlendirildiği kısmında Ak Partinin parti içinden beslenme geleneğinin bulunduğunu ancak son dönemdeki katılımların değerli olduğunu belirterek bir parti dışarıdan beslenmez ise içine kapanacağı ve bir aşiret yapısına dönme tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı uyarılarında bulundu. Bu nedenle Ak partide bunu kırmak adına atılan adımların önemli olduğunu vurguladı.

DÜNYA SİYASETİ

Gazze ve İran hattında olup bitenlerin , İran’a yapılan saldırıların bir milat olduğunu ve hafife alınamayacağını belirten SOYLU Avrupa ‘nın çöküşüne ve yavaş yavaş bir sömürge haline gelişine, kurgulanan ABD/ İsrail İmparatorluğuna, Çin’in yeni dünya düzenindeki yerine vurgu yaptı.

 

 

Sonuç itibarı ile program Sn. SOYLU’nun duruşundaki netliği, ahde vefası, siyasi erdemi ve edebi ile başlayıp, siyasi bilgeliğin eklenmesi ile  son buldu. Program fragmanlarından vaziyet çıkartmaya çalışanlar ise kanımızca yine büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —