• BIST 100

    10643,58%3,14
  • DOLAR

    32,20% -0,22
  • EURO

    34,90% -0,22
  • GRAM ALTIN

    2504,01% 1,55
  • Ç. ALTIN

    3989,88% 1,04

ÖNDER GÜZELARSLAN


MÜMİNİN ŞİARI NEZAKETLİ OLMAK

Farsça “Nazik”ten Arapça kalıbına göre uydurulmuş bir kelime olan nezaket; başkalarına karşı incelikli, özenli ve saygılı davranma, incelik ve naziklik anlamındadır. Biz bu durumu genel olarak görgü kurallarına dikkat etmek ve edepli olmak olarak algılıyoruz.


İnsan toplum içinde yaşayan sosyal bir varlıktır. Bu sebepledir ki toplumun içinde yaşadığı süre zarfında diğer insanlarla münasebetine çok dikkat etmeli, onlarla kuracağı iletişime ve etkileşime son derece ihtimam göstermelidir. Bunu yapmak içinde belli kurallara ve ölçülere riayet etmelidir. Toplum içinde birlikte yaşamanın gerektirdiği kurallar manzumesine biz kısaca adab-ı muaşeret kuralları yani nezaket kuralları diye tanımlamaktayız. Nezaket kuralları sağlıklı bir sosyal hayatın oluşmasında son derece önemli kurallardır. Nezaketli davranış biçimi aynı zamanda insanın sınırlarının farkında olmasıdır. Bunu şu şekilde de izah edebiliriz. Herkesin duygu, düşünce, görüş ve yaşam biçimi kendisi için değerlidir. Ortak yaşam kültürünü ortaya koyan değerler ve kurallar da herkes için değerlidir. Bunun idraki içinde bir hayat felsefesi geliştirir, hayatı bu düzlemde kurgular ve tatbik edersek işte o zaman beklediğimiz veya arzuladığımız toplum düzeyine ulaşmış oluruz. 

Nezaketli davranış manzumesi içinde yer alan tatlı dilli olmakta, güzel bir söz ile yüreklere tesirli ilaç sunmakta insanın en önemli şiarlarından biri olmalıdır. Beşerî ilişkilerde sevgi, saygı, şefkat ve merhameti kuşanmak hoş bir iz bırakmak, sözün her daim en güzelini söylemek, zarafet ehli olmak, yumuşak huylu, ağırbaşlı olmak kısaca hilm sahibi olmak tam anlamıyla bir nezaket ölçüsünün yerine gelmesi demektir.

Toplumsal uyumun sağlanması ve toplumsal hayatın vazgeçilmez değerleri olan nezaket kuralları, evrensel kurallar olması yanı sıra İslam Dininin de en temel değer yargıları arasında yer almaktadır. İslam’ın güzel ahlak ilkelerinin sosyal hayata yansıması da bunu ortaya koymakta ve İslam Dini, mensubu olduğu bütün fertlere nezaket şiarı içinde olmalarını salık vermektedir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de kendisinin “Güzel Ahlakı” tamamlamak için gönderildiğini vurgulaması bunu açıkça göstermektedir. İslam, Müslümanlardan her daim güzel ahlak sahibi olmalarını ve güzel ahlakın egemen olduğu bir toplumun inşa edilmesi noktasında azami derece de gayret göstermelerini istemektedir. Bütün insanlığa her bakımdan en güzel örnek olan Hz. Peygamber Efendimiz, güzel ahlak, nezaket ve zarafet konusunda da eşsiz bir örnektir. Hepimizin de bildiği gibi O’nun hayatı, baştanbaşa nezaket ve zarafet örnekleriyle doludur. 

İnsanın Rabbine, kendisine ve topluma ilişkin sorumluluklarını belirleyen, Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ahlakına kaynaklık eden, davranışlarını güzelleştiren ve ilişkilerini şekillendiren Kur’an-ı Kerim’in muhtelif surelerinde nezaket kurallarının ölçüsünü ortaya koyan ayetler bulunmaktadır. Bunların arasında özellikle Hucurat suresi baştan sona kadar nezaketten ve adab-ı muaşaretten bahsetmektedir. Cenab-ı Hak bu sürede Müminlerden Allah ve Rasulü’ne saygı göstermelerini, asılsız haberlere karşı dikkatli olmalarını ve bu tarz haberleri yaymamalarını, kardeşlik hukukuna son derece riayet etmelerini istemektedir. Birçok ayette de Müminlerin yumuşak huylu olmalarını, dostluğa ve kardeşliğe önem vermeleri gerektiğini, insanlar hakkında her daim hayır murad etmemizi, mütevazi bir hayat sürmemizi belirten Rabbimiz, toplumun huzuru için bize bunları tavsiye etmektedir.

Şunu asla unutmamalıyız ki, İslam’ın temel kaynağı ve hayat rehberimiz olan Kur’an-ı Kerim’in bize öğrettiği, tavsiye ve teşvik ettiği ölçüler insanların toplum içinde bir arada yaşamalarını kolaylaştıracak dünya ve ahiret saadetini de sağlayacak evrensel hayat ölçüleridir. İşte bu sebepledir ki Kur’an’ı ne kadar hayatımıza dahil eder ve Kur’an’ın emir ve yasaklarını uygularsak o kadar nezaket ehli birisi olmuş oluruz. 

Bugün maalesef insanlık modern hayatın etkisiyle bireyselleşmekte, dünya malına tamahkar hale gelmekte ve seküler bir hayat tarzını benimsemektedir. Bu sebepledir ki topluma karşı vazifelerini unutmakta, dostluk, kardeşlik ve kadirşinaslıktan uzaklaşmaktadır. Küresel dünyanın bize sunmaya çalıştığı bu aldatmacadan bir an evvel sıyrılıp Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in emirlerine ve tavsiyelerine kulak vermeliyiz. Kur’an’ın sunduğu hayat ölçüsünün kendisine vücut bulduğu Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in hayatını kendimize rehber edinmeliyiz. Onun yaşantısı, nezaket ve zarafeti çağları aşan bir durumdur. Bugün bile insanlık içinde O’nun yaşadığı örnekliği gösterebilecek bir kişi yoktur. Nitekim Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şerif’inde; “Mümin insanlarla hoş geçinen, sıcak ilişki kuran kimsedir. Başkalarıyla ve kendisiyle de geçinilmeyen kişi de hayır yoktur.” buyurarak bunu açıkça ortaya koymaktadır. Söylenecek güzel bir sözü bile sadaka olarak değerlendiren bir Peygamberin ümmeti olarak bizlerin sadece tavır ve davranışlarımızda değil sarfettiğimiz sözlerde dahi örnek kimseler ve nezaket ehli kimseler olmamız gerekir. 

Bugün insanlar ne yazık ki birbirlerine karşı nefret ve kin duygularını kabartmış haldeler. Sevgi, saygı ve nezaketten uzak bir hayat şeklini kendilerine benimsemiş gibiler. Gelin bayram ile birlikte yeniden güzel hasletlerimize kavuşalım. Nezaket, sevgi ve muhabbetin doruğa çıktığı bir bayram geçirmemiz dileğiyle bütün okuyucularımın ve İslam Aleminin Ramazan bayramını en kalbi duygularımla tebrik ediyorum. 

Yazımı Hz. Mevlana’nın bir sözü ile tamamlamak istiyorum.

“Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan

Giy ol tacı, emin ol her beladan.”


 

 

Yazarın Diğer Yazıları


22.5° / 13.8°

YAZARLAR